Koronavirüs mutasyon geçiriyor ve bu şimdilik iyi bir şey

SARS-CoV-2 daha tehlikeli bir hal almadan yavaşça değişiyor

Dünyada yeni tip Kovid-19 vaka sayısı 30 milyonu geçti (Reuters) 

Daha önce Kovid-19'u atlatmasına karşın yeniden SARS-CoV-2 enfeksiyonu (söylendiği kadarıyla virüsün farklı bir "suşu" tarafından) geçiren hastalara dair son zamanlarda yayımlanan haberleri şüphesiz okumuşsunuzdur.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ağustos sonuna doğru, tekrar eden SARS-CoV-2 enfeksiyonuna dair "belgelenmiş" veya "teyitli" haberler ilk kez basında yer aldı: Mart ayında tanı konan Hong Konglu bir adam, bu yaz Batı Avrupa'da dolaşan "yeni bir virüse" yakalanmıştı. Hemen ertesi gün, Avrupa'da iki kişinin daha yeniden enfekte olduğu haberleri geldi.

Devamında, Nevada'da ikinci seferinde daha kötü semptomlar yaşadığı söylenen bir hasta üzerinden ilk ABD vakasına dair haberler yapıldı. Bu haberlerin dayanağını teşkil eden ön baskıdaki çalışmalara (hakem incelemesiz) artık erişilemediği görülüyor.

SARS-CoV-2'nin yeni ve belki de daha ölümcül formlarına dair bu söylentiler gereksiz yere korku ve kafa karışıklığına yol açıyor.

Kanıt ve bilim temelli düşünelim.

Birincisi, tekil yeniden enfeksiyon vakaları diğer virüslerde de yaşanıyor. Bu gerçeğin kendisi endişe verici bir durum değil. Yeniden enfeksiyon genellikle sadece insanın bağışıklık sisteminin nasıl çalıştığına dair bir şeyler öğrenmemizi sağlar. Esasında bu, bir virüsün daha tehlikeli bir hale gelecek biçimde mutasyona uğradığının kanıtı değildir.

Ayrıca, virüsler düzenli biçimde mutasyona uğrar. Üstelik bazı araştırmalara göre bu değişimlerin çoğu virüsün kendisi için kötü ve hatta ölümcüldür. (Mutasyonların az bir kısmı etkisizken, çok daha azı virüse fayda sağlar.) "Mutasyon" kelimesi kulağa uğursuz gelse de bu, viral yaşamın tuhaf bir gerçeği olup insanlar açısından genelde kötü etki doğrumaz.

Elbette SARS-CoV-2 de mutasyon geçiriyor. Peki ne olacak?

Asıl soru şu: Virüs, Aralık'ta orta Çin'deki Vuhan'da ilk kez tespit edildiğinden daha öldürücü veya bulaşıcı bir hal aldı mı? Kanıtlar öyle olmadığını gösteriyor.

Grip veya kızamık geçirmemize neden olan virüsler gibi SARS-CoV-2 de RNA'dan (ribonükleik asit) oluşan bir genetik koda sahip. Fakat RNA'nın mutasyona çok yatkın olması ve SARS-CoV-2'nin bizi vücut hücrelerini kullanıp kendisini tekrar tekrar çoğaltarak enfekte etmesi sebebiyle genomunun her kopyalanışında bir hata meydana gelebilir.

Çoğu mutasyon, şans eseri veya virüsün ana işlevlerinin bir kısmına zarar verdiği için hızla kaybolur. Sadece küçük bir kısmı geniş çapta yayılır veya kalıcılık kazanır. Mutasyonlar evrimin yakıtı olabilir, ancak özellikle RNA virüsleri için olağan bir süreçtir.

RNA virüsleri, insan genlerinden yaklaşık bir milyon kat daha hızlı evrimleşme eğilimi gösterir. Yine de eğer SARS-CoV-2 diğer virüsler arasında öne çıkıyorsa, bunun sebebi çoğundan daha yavaş evrimleşmesi olacaktır: Örneğin grip virüslerinden yaklaşık beş kat daha yavaş.

Patojenlerin evrimini gerçek zamanlı izleyen açık kaynaklı Nextstrain projesine ve diğer kaynaklara göre, SARS-CoV-2'ye ayda yaklaşık olarak ortalama iki mutasyon biriktiriyor. Söz konusu durum, bugün dolaşımda olan virüsün, Vuhan'daki salgına kadar izi sürülen ilk versiyonundan sadece 15 mutasyon kadar farklı olduğunu gösteriyor.

SARS-CoV-2 genomunun 30 bin nükleotid uzunluğunda olduğu düşünülürse, bu çok küçük bir sayı. Aynı zamanda, virüsün Vuhan'daki orijinaliyle yüzde 99,95 civarında aynı olduğu anlamını taşıyor. Bir RNA virüsü olarak SARS-CoV-2, evirimin yavaş seyrinde ilerliyor.

(Dolayısıyla SARS-CoV-2'nin çok sayıda farklı "şusa" dönüştüğünden bahsetmek yanıltıcı olur. Bilim insanları bu tabiri sadece virüsün ana biyolojik yollarla farklılaşan versiyonları için kullanma eğilimindedir. SARS-CoV-2'nin farklı formları çok benzer. Bunları "varyantlar" olarak nitelemek daha uygun olur.)

Koronavirüsün yavaş mutasyon hızı bizim için iyi haber: Daha hızlı evrimleşen bir virüsün, kendisine karşı geliştirilen herhangi bir aşı veya ilacı atlatma şansı daha yüksek olacaktır.

Peki, şimdiye kadar geçirilen küçük mutasyonlar SARS-CoV-2'yi önemli bir şekilde değiştirdi mi?

Örneğin, daha ölümcül hale geldi mi?

Bildiğim kadarıyla, SARS-CoV-2'nin daha kötü veya daha ölümcül hale geldiğine dair ya da aksi yönde hiçbir kanıt yok.

Örneğin, Londra Imperial College tıp fakültesinden Erik Volz'un ve (Birleşik Krallık Kovid-19 Genom Bilimi Konsorsiyumu dahil) diğer enstitülerden bir dizi meslektaşının kaleme aldığı yakın tarihli (henüz hakem incelemesinden geçmeyen) ön baskıdaki makalede, Birleşik Krallık'da toplanan 25 bin tam SARS-CoV-2 genom dizilimi analizi sonucunda virüste bulunan belirgin D614G mutasyonunun hastaların ölüm oranını yükseltmediği anlaşıldı.
 


Peki ya bulaşıcılığı?

Virüsün başak proteini olarak bilinen kısmını etkileyen D614G mutasyonunun SARS-CoV-2'yi daha bulaşıcı kılıp kılmadığı çok tartışıldı.

Koronavirüsün yüzeyinde yer alan başak proteini, virüsün konak hücrelere tutunmasını sağlayan kısmı olması sebebiyle önem taşıyor. "D614G", başak proteininin 614 numaralı kısmında aspartik asidin (D) glisin aminoaside (G) dönüşümüne verilen kısa isim. (Teknik literatürde "D614" önceki, "G614" ise sonraki yapılanma olarak ifade edilir.)

Muhtemelen ilk başta Çin'de başlayan D614G mutasyonu şubatta kuzey İtalya'daki salgında çok daha sık görülmeye başladı. Virüsün G614 formu o zamandan beri tüm dünyaya yayılarak baskın varyant haline geldi.

D614G mutasyonu, en azından işlemsel biyolog Bette Korber ve diğerlerinin yakın zamanda Cell adlı bilimsel yayında yayımladıkları makaleye konu olan laboratuar ortamında yetiştirilmiş hücreler bakımından, koronavirüsün bulaşıcılığını artırmış gibi duruyor.

Çeşitli ülkelerin sağlık makamları, kısmen bu ve diğer çalışmalara dayanarak, koronavirüsün G614 türünün ilk kez Vuhan'da tespit edilen versiyondan 10 kat daha bulaşıcı olduğunu iddia etti.

Ancak kimi epidemiyologların uyardığı gibi, virüsün gerçek bir popülasyonda nasıl yayıldığını açıklamak için laboratuar sonuçlarından çıkarım yapmak hem zor hem de mantıksızdır.

Virüsün yayılmaya devam etmesine neden olan şeyin SARS-CoV-2'nin evrimi olduğuna inanmıyorum. Koronavirüsün başarılı biçimde yayılmasının sebebi çoğumuzun hala virüse karşı savunmasız olmasıdır. Bağışık değiliz ve virüs hâlâ görece kolaylıkla enfekte edebileceği yeni konaklar bulabiliyor.

Cell dergisinin Korber makalesini yayımladığı sayısında, viral epidemiyolog Nathan Grubaugh ve meslektaşları "G614'ün görülme sıklığındaki artışın tesadüf olduğunu ve pandemi epidemiyolojisiyle açıklanabileceğini" savundu

Buna katılıyorum.

Başka bir ifadeyle: Gelecek sefere farklı salgınları kıyaslayıp varyasyonları merak etmeye veya bunlardan endişelenmeye başladığınızda, öncelikle söz konusu varyasyonların yeni bir mutasyon gibi virüsün kendisine dair bir şey olmaktan ziyade ortam koşullarıyla ilgili olduğunu varsayın.

Örneğin, hazirandan bu yana Avustralya'yı vuran SARS-CoV-2 enfeksiyonları dalgasını ele alalım. Victoria eyaletinde günlük 700 vaka civarında zirve yapan büyük bir salgın yaşanırken, Yeni Güney Galler'de salgının boyutu şu ana kadar genelde günlük 10 vakayla sınırlı kaldı. Yine de her iki salgına da koronavirüsün aynı varyantıyla D614G mutasyonu sebep oldu.

Bu farklılıkların hâlâ araştırılan kesin sebeplerinden biri, basitçe salgının önce Victoria'yı vurması ve Yeni Güney Galler sağlık makamlarının hazırlanacak daha çok zamanının bulunması olabilir.

İki yer arasında ölüm oranları da fark gösterirken, bazı yerlerde virüsün daha çok insan öldürdüğü görülebiliyor. Ancak bu varyantlar, yine muhtemelen virüsten ziyade hastalığın nasıl tedavi edildiğine dair farklılıklarla veya virüsün çoğunlukla huzur evi gibi hassas popülasyonlar arasında yayılmasıyla ilgili.

Dahası, D614G mutasyonu virüsün insanlara bulaşıcılığını etkilese bile, bu gerçek muhtemelen etkin bir aşı geliştirme beklentimiz üzerinde hiçbir ciddi etki doğurmayacak. Mutasyon başak proteini etkiliyor ama insanın bağışıklık sisteminin etkisizleştirici antikorlarının virüse karşı kendini savunurken hedef aldığı kısmı etkilemiyor.

Virüsler sürekli olarak mutasyona uğrar. SARS-CoV-2 de farklı değil. Evrimleşirken ne zaman, nasıl ve neyi etkilediğini izlememiz çok önemli.

SARS-CoV-2'nin özellik yakın zamanda sona erecek gibi görünmemesi sebebiyle, daha bulaşıcı ya da daha ölümcül hale gelip gelmediği önemli. Büyük ihtimalle, insanlar açısından grip gibi günlük endemik bir patojen haline gelecek.

Şimdilik, SARS-CoV-2 temelde aralıkta ortaya çıkan virüsün aynısı. Elbette mutasyona uğradı. Fakat şu ana kadar, bilim insanlarının nasıl başa çıkılacağı hakkında düşüncelerini etkileyecek ve endişelenmenizi gerektirecek şekillerde değişmedi.

* Edward Holmes, Sydney Üniversitesi'nde evrimsel virologdur

 

 


* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

nytimes.com/2020/09/11

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

DAHA FAZLA HABER OKU