Türkiye ekonomisindeki kıyamet alametleri

Hakan Gülseven Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pexels/@sahinsezerdincer

İktidarın iddialarının aksine, ekonomide işler hiç de yolunda gitmiyor. 'Kıyamet alametleri' çoğalıyor.

Çarşıda pazarda gezen herkes durumun vahametini anlıyor.

Bundan uzun süre önce yazmıştık; ekonomik felaketin bir beslenme sorununa yol açacağını vurgulamıştık.

Bugün beslenme sorunu hakiki bir vaka haline gelmiş vaziyette.

Uzun süre önce halkın sofrasından kırmızı et kalkmıştı. Şimdi beyaz et de girmiyor evlere.

Türkiye'de bir 'mutlu azınlık' dışında vatandaş mutlak olarak yoksullaştı.

AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002'nin hemen ardından, 2003 Ocak ayı başı rakamlarını dikkate alırsak, asgari ücretli bir işçi, eline geçen maaşla 7 adet çeyrek altın alabiliyordu.

Bugün asgari ücretli bir işçi ancak 3 adet çeyrek altın alabiliyor! Yoksullaşmanın göstergesi tam olarak budur.

Türkiye'nin içine düştüğü hal hiç de iyi bir hal değildir.

Ekonominin durumu da, vatandaşın durumu da daha beter noktalara doğru sürükleniyor.

İktidarın açıklamaları ne olursa olsun durum felakettir.

Bakın, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin notunu yatırım yapılabilir seviyenin beş basamak altı olan B2'ye düşürdü. Ülkenin gelecek görünümüne de 'negatif' notu düşüldü.

Gerekçe olarak ise ülkenin 'ödemeler dengesi krizi'ne sürüklenmesi, ülkedeki kurumların sorunu ciddiyetle ele almaması gösterildi.

Moody's bir de Türkiye'de kredi gücünü artıran mali tamponların hızla eridiğini vurguluyor.

Moody's gibi bir kurumun bu tespiti belki AKP iktidarı tarafından ciddiye alınmıyor; ama Moody's notunu tüm dünya önemsiyor.

Ve ne 1994 krizinde ne de 2001 krizinde böyle not görülmemişti. Böylelikle hep beraber tarihi bir dip noktayı görmüş olduk.

Türkiye ile aynı nota sahip ülkelerden bir kısmını sıralarsak: Uganda, Kırgızistan, Papua Yeni Gine, Kamboçya…

Gerçek rakamları itinayla gizleyen Türkiye İstatistik Kurumu rakamlarına göre bile işsizlik giderek büyüyor.

Nitelikli işgücü iş bulamıyor.

Geçtiğimiz günlerde Deutsche Welle'de yayımlanan bir röportajda gençlerin söyledikleri manzaranın vahametini açıkça ortaya koyuyor: "İyi derecede İngilizce, Fransızca biliyorum. İşsizim", "Emeğimin karşılığını alamadığım için çalışmıyorum. İşsizim", "Boğaziçi iktisat mezunuyum. İşsizim"

Gençlerin kaçmak için fırsat kolladığı bir ülke oldu Türkiye. Bu çok acıdır.

Ve hemen müdahale edilmediği takdirde manzara çok daha beter bir hal alacaktır.

Kim mi müdahale edecek?

Türkiye'de yaşayan nüfus gidişata müdahaleyi beceremezse, bunu alacaklılar yapacaktır, kimsenin kuşkusu olmasın…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU