DEVA Partisi Ankara İl Başkanı Güven: Partide hiçbir 'mahallenin' özgül ağırlığı bir diğerininkinden fazla olmayacak

Siyaset, Kovid-19 salgınına rağmen hareketli. Yeni partilerden biri olan DEVA Partisi örgütlenme çalışmalarını sürdürüyor. Partinin Ankara il başkanı Güven umutlu...

DEVA Partisi Ankara İl Başkanı Ali Güven / Fotoğraf: Independent Türkçe

NEDEN ALİ GÜVEN?

9 Mart 2010 günü Ali Babacan'ın Genel Başkanlığında kurulduğu açıklanan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA Partisi) örgütlenme çalışmasını sürdürüyor. Partinin Ankara Kurucu İl Başkanlığı'na Ali Güven atandı. Güven, başkent teşkilatını kurarak kongreye götürmekle görevlendirildi. Güven daha önce AK Parti'nin Çankaya İlçe Başkanlığı yapmıştı. Bu yönüyle teşkilatçılığı da bilen bir isim. Güven'le DEVA Partisi'ni ve Ankara'daki çalışmalarını konuştuk.


Yeni bir parti için örgütlenmek zor olsa gerek. Başkent özelinde bu durum nasıl? 

Teşkilatlanmak, yeni bir çalışma grubu kurmaktır, yeni yol arkadaşları bulmaktır. Aynı duygu ve azimle çalışacak insanları bir araya getirmektir. Eğer almış olduğunuz kararlar doğruysa, çıktığınız yol doğruysa ve bunun doğru olduğuna sonuna kadar inanıyorsanız, sizin gibi düşünen, sizin gibi inanan insanları da bulmanız zor olmayacaktır. Her yolun başlangıcı zor ve engebeli ama olumlu netice almak imkansız değil. Biz bugün bu yola zaten imkansız olmayan şeyleri gerçekleştirmek için çıkıyoruz. Ülkenin yeni bir yola, umuda, yeni çalışma gruplarına ihtiyacı olduğu için buradayız. Bu teşkilatlanmamızı da en güzel ve en kısa sürede gerçekleştireceğiz. Siz de bunu çok yakından görüp, şahit olacaksınız. 

İstanbul'daki teşkilatlarda çalışmak için binlerce başvuru alındığı söyleniyor. Ankara İstanbul'a oranla daha ''bürokrat''. Bunun etkisi oldu mu?

Evet, Ankara'da bürokrasinin etkisini her zaman her alanda hissediyoruz. Kamunun yoğun olması görev alacak insan sayısının da kısıtlı ve sınırlı sayıda olduğunu da gösteriyor fakat dediğim gibi inanan ve yola çıkmayı sabırsızlıkla bekleyen insanların Ankara'da da sayıları oldukça fazla. İstanbul kadar müracaatımız olmasa da Ankara'da görev almak isteyen hatırı sayılır bir kitle var. Hepsi çok donanımlı insanlar. Her demografik yapıdan, toplumun farklı kesimlerini temsil eden, toplumda itibar görmüş kişiler ve biz bu kişiler arasından kimlerle yola çıkacağımız noktasında ince eleyip sık okuyoruz. Her biri birbirinden kıymetli, her biri birbirinden değerli… Hepsiyle güzel işler yapacağımızı düşünüyoruz. 

''Ülke sevgisi, binlerce güzel ifade ve hareketin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar...''

Teşkilatta çalışmak için ön şart nedir? ''İyi kalpli olmanın'' dışında bir ön koşul olsa gerek…

Biz öyle çok karmaşık bir siyasi parti değiliz. Farklı düşünceleri bir araya getiren ama tek bir istikamet tek bir doğrultu üzerinde bir araya gelen siyasi partiyiz. Bizim bir amacımız var o da Türkiye Cumhuriyeti'ni daha müreffeh bir hale getirmek, insanların daha mutlu olacağı bir ortam oluşturmak, insanların huzur içinde yaşayacağı fikirlerini, görüşlerini ve düşüncelerini her türlü demokratik ortamda paylaşabileceği bir ülke kurgulamak istiyoruz. Bu bağlamda yolu bu düşüncelerden geçen herkesle bir araya gelebiliriz; yeter ki ülkesini sevsin. Ama ülkeyi sevmek sadece kağıt üzerinde sevmekten ibaret değil; ülkeyi her şeyiyle, çevresiyle, toplumuyla, sağlığıyla sevmek… Geçenlerde kırmızı ışıkta beklerken yanımda bir arabayı gördüm, arka camında “Senin için ölürüm Türkiyem” yazıyordu. Aradan on saniye geçtikten sonra arabanın kül tablasını yere döktüğüne şahit olduk. Ülkeyi seven insan pisliği yere atmaz, ülkeyi seven insan her şeyiyle sever. Sevmek bir eylemdir. Binlerce güzel ifadenin, binlerce güzel hareketin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir olaydır. Onun için ülkesini seven herkesle çalışabiliriz yeter ki taş üstüne taş koymak istesin. 

''Vatandaş bizi sadece sosyal medyadan görebiliyor, kapı-kapı, sokak-sokak gezeceğiz''

Parti sosyal medyada tanınıyor ama çarşıda pazarda bir karşılığı var mı? 

Şimdi teşkilatlanmayı yeni tamamlıyoruz. Ankara İl Başkanı olarak göreve 13 Ağustos'ta başladım ve o gün bugündür arkadaşlarla ve kurucu heyetimizle birlikte yoğun çalışmalar içerisindeyiz. İlk programımızı görevi aldıktan bir hafta sonra Sayın Genel Başkanımız ile birlikte Çankaya'da bir pazar yeri ziyareti, bir taksi durağı ziyareti ve esnaf ziyareti ile yaptık ama malum şu an Kovid-19 salgını var. Bundan dolayı herkes mümkün olduğu kadar tedbirli, sosyal mesafeyi koruyarak, maske kullanarak, temizlik ve hijyene dikkat ederek çalışmalarını sürdürmeye ehemmiyet gösteriyor. 

Ankara son dönemde salgının en yaygın olduğu illerin başında geliyor. Bu nedenden dolayı çalışmalarımızı kalabalık olmayan ortamlarda ve sosyal mesafeyi koruyarak yapmaya çalışıyoruz, bu da bizim çalışma koşullarımızı sınırlandırıyor. Bu geçiş sürecinde sosyal medya ve dijital mecralara daha fazla önem vermeye başladık. Maalesef medyada çok fazla yer alamıyoruz hatta hemen hemen hiç yer alamıyoruz. Medya kuruluşları belirli bir tekelin ve zümrenin kontrolü altında olduğundan dolayı bize oralarda çok fazla mecra verilmiyor, yer bulamıyoruz. Bu nedenden dolayı da vatandaş sadece bizi internet ortamında, sosyal medyada görme şansı buluyor. Ama bunların hepsi geçecek… Her şey normale döndükten sonra da kapı kapı, sokak sokak, cadde cadde çalışmalarımız hızla devam edecek ve milletin rızasını gönlünü kazanmaya hızlı bir şekilde yol alacağız inşallah. 

 

Ali Güven.jpeg
Güven, geçen ay Ankara il başkanlığı görevini aldı / Fotoğraf: DEVA Partisi 

 

Türkiye'de siyasi partiler lider odaklı işliyor. Deva Partisi ise kadro odaklı çalışacağının sinyalini verdi. Bu mümkün olacak mı?

Dünya bir değişim ve dönüşüm sürecine başladı artık. Eskiden insanlar ticari hayatta iş yaparken bireysel olarak ya da en fazla iki ortaklı işler yaparlardı. Günümüze ise kolektif yapının ön plana çıktığı, insanların çoklu ortaklıklara sıcak olduğu, çalışma gruplarında fazlasıyla yer aldığı bir süreci hep beraber gözlemliyoruz. Dünya buna adapte olmaya başladı peki neden siyaset buna adapte olmasın? Siyasette çalışan, görev alan insanlar, bir masanın etrafına oturan insanlar niye bir takım olamasın? Bu takımda herkesin fikri, görüşü, düşüncesi olsun, ortak akılla hareket etsin ve karar versin anlayışıyla yola çıkıldı. Son beş yıla baktığımızda biz de kendi ticari faaliyetlerimizde, kendi sosyal çevremizde artık bireysel liderlerin ve kişilerin ön plana çıkmadığı kolektif aklın ön planda olduğu, bir masanın etrafında her konuda ve ortamda oturarak konuştuğumuz, istişare ettiğimiz ortamları yaşamaya başladık. Siyasette de ben bunun başarılı olacağını düşünüyorum. Bunu uygulamak lazım. Çoklu akıl, istişare süreci her zaman daha doğru karar vermenin önünü açar. Zaman zaman hükümetler zaman zaman ülkeler de zaten bu ortak aklı kullanırlar. Referandum denen bir şey vardır ki ‘biz buna karar veremedik gelin hep beraber karar verelim' şekli ve modelidir. Onun için siyasi partilerin artık bu saatten sonra lider bazlı değil; takım, çalışma, ekip bazlı modele geçmesi lazım. Geçenler kazanacak, geçemeyenler kaybedecektir. 

''Hiçbir 'mahallenin' özgül ağırlığı bir diğerinden fazla değil''

Şimdiye kadar yansıtılan profil 'biraz fazla liberal' değil mi? Bunun ileride sorun çıkaracağını düşünüyor musunuz?

Aslına bakarsanız bu görüşünüze veya bu algıya katıldığım söylenemez. Yani biz bu ülke için çalışmak isteyen bu ülkenin daha başarılı olmasını isteyen insanlarla bir aradayız. Parti kurucuları belirlenirken de teşkilat kademeleri oluşturulurken de dikkat edilen en önemli hususlardan birisi; Türkiye'nin sosyal yapısını göz önünde bulundurarak tüm görüşlerden insanlara yer vermekti. Yapıyı oluştururken gözetilen bu matematik aynı zamanda hiçbir grubun veya tabiri caizse ‘mahallenin' özgül ağırlığının bir diğerininkinden fazla olmayacak şekilde belirlendi. Bu sadece niyet ve temenni olarak kalmadı aynı zamanda tüzüğümüzde de teşkilatlanırken dikkat etmemiz gereken bir kural olarak yer alıyor. Günün sonunda biz bu ülkeyi her kesimiyle yöneten bir siyasi parti olacağız. Liberaliyle, muhafazakarıyla, sosyalistiyle, Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, herkesiyle biz bir Türkiye mozaiği oluşturma niyetindeyiz. Önemli olan hangi ideolojinin parti içinde görünür olduğu değil, ülkeye ne yönde katkı sunabilecekleridir. Aslında tek kriter ortak bir paydada buluşabilen, radikal görüşleri olmayan, her ne kadar farklı görüşlerde de olsalar aynı masa etrafında, makul tartışmalarla neticeye ulaşabilecek yetkinlikte insanlar olmaktır. Ve en önemlisi de Türkiye'ye en iyi hizmeti sunabilmektir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU