İranlı yetkililer yeni protestolardan korkuyor, aktivistler işkenceden geçiriliyor

Ülkenin gözaltı merkezlerinde işkencenin kol gezdiği iddiaları var

İran'daki rejim karşıtı protestolarda güvenlik güçlerinin sert müdahalesi uluslararası toplumun tepkisini çekiyor (AP)

İran'ın koronavirüs pandemisiyle başa çıkarkenki beceriksizliği ve bunu takip eden ekonomik musibet sebebiyle hükümet karşıtı yeni bir protesto dalgasına duyulan korku, yetkililerin muhaliflere ve sivil topluma yönelik baskıyı endişe verici seviyelere çıkarmasına neden oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İnsan hakları gözlemcilerine göre son haftalarda rejim, barışçıl protestolarda yer alan muhaliflere ölüm cezasıyla gözdağı verdi, kitlesel tutuklamaları tırmandırdı, ortadan kaybolmaları hızlandırdı ve iddiaya göre gözaltı merkezlerindeki işkenceyi de artırdı.

Çarşamba günü Uluslararası Af Örgütü, geçen yılki protestolarda gözaltına alınan ve gözaltında ya da bazen bir saatten bile kısa süren duruşmaların ardından cezaevinde elektrik şoklarına, boğulma hissi yaratan basınçlı suyla işkenceye ve cinsel şiddete maruz kalan binlerce kişinin kaderini belgeleyen uzun bir rapor yayımladı. Gençler bu suistimallerin hedefleri arasında yer aldı ve en az 4 genç erkek hükümet karşıtı protestolarda oynadıkları iddia edilen rolden dolayı "Allah'a karşı gelmek" suçlamaları üzerinden olası idam cezasıyla karşı karşıya kaldı.

Bunlardan biri, 2018'de ülkenin merkezindeki Şiraz'da protestolar esnasında bir güvenlik görevlisini öldürdüğü gerekçesiyle ölüm cezasına çarptırılan 27 yaşındaki eski güreş şampiyonu Navid Afkari Sangari ki insan hakları aktivistleri bu suçlamanın uydurma olduğunu belirtiyor. Afkari, suçlamayı kabul etmesi için işkence gördüğünü söylüyor.

30 Ağustos'ta insan hakları örgütlerinin alıntı yaptığı bir ses dosyasında Afkari'nin, "Bu kahrolası davada suçlu olduğumu gösteren tek bir delil bile yok" dediği duyuluyor.

Fakat bizi dinlemek istemiyorlar. İpleri için bir boyun aradıklarını fark ettim.

Eylemciler ve akademisyenler, baskının muhalif İranlıları korkutma amacı taşıdığını anlatıyor.

Tübingen Üniversitesi'nde İran üzerine uzmanlaşan akademisyen Ali Fathollah-Nejad, "Arka planın temeli, Kovid-19 ve kötüleşen ekonomik/sosyo-ekonomik durum sebebiyle yeni sokak protestolarına dair tüm rejim hiziplerinde yeniden ortaya çıkan korku" diyor.

 2017'nin son günlerinde ortaya çıkan yolsuzluk iddialarının yol açtığı ülke çapındaki protestolar, ertesi yıl boyunca da aralıklı olarak devam etmişti. Geçen kasım ayında da başlangıçta yakıt fiyatlarındaki artışa öfkelenen İranlılar bir kez daha sokaklara dökülmüş, vurulmadan ya da tutuklanmadan önce protestocular neticede rejim karşıtı bir tavır benimsemişti.
 


İnsan hakları örgütlerinin alıntıladığı tanıklara ve internette yayımlanan video görüntülerine göre İran'ın çoğunlukla etnik Arapların yaşadığı güneybatısında yüzlerce kişinin güvenlik güçlerince vurularak öldürüldüğü iddia edildi.

Bu yılın ocak ayında, Devrim Muhafızları'nın İranlıları taşıyan bir Ukrayna yolcu uçağını yaklaşan bir Amerikan füzesi sanarak düşürmesinin ardından da nispeten küçük gruplar halindeki İranlılar yine sokaklara döküldü.

Bundan sadece birkaç hafta sonra koronavirüs pandemisinin İran'ı vurmasıyla ülke pandeminin Ortadoğu'daki merkez üssü haline geldi. BBC'nin Farsça servisinin yaptığı araştırmaya göre ülkenin Kovid-19 ölü sayısı resmi rakamın üç katı; yani yaklaşık 42 bin ölü ve 451 bin enfekte kişi var. Salgını yavaşlatmayı amaçlayan tecrit protestoların çoğunu bastırmış olsa da İran'ın krizi ve takip eden ekonomik musibeti idare etmekteki beceriksizliği gerginlik yarattı ve yeniden öfkeye yol açtı.

Son aylarda protestolar sönse de, İran'ın meclis araştırma merkezi ve 50 iktisatçıdan oluşan bir grup, istikrarı bozabilecek olası protestolara dair uyarıda bulundu. Siyasi yelpazenin farklı yerlerindeki liderler de eli kulağında olan toplumsal kalkışmaya dair uyarılar yapıyor. Reformist eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi halkın "hoşnutsuz ve umutsuz" olduğuna dikkat çekerken muhafazakar milletvekili Ahmad Naderi de kötüleşen ekonominin ülkede onlarca yıldır görülmemiş büyüklükte protestolara yol açacağını öngördü.

Uzmanlar, küçük protestoların bile aniden tırmanarak daha geniş bir isyanın fitilini ateşleyebileceğine dair endişelerin İran'ın güvenlik aygıtının sert önlemler almasına yol açtığını söylüyor.

Af Örgütü'nde araştırmacı olan Mansoureh Mills, "İranlı yetkililer, bu kitlesel protestoları iktidarlarına tehdit olarak görüyor" diyor.

İranlı yetkililerin protestoculara ve muhaliflere karşı giderek daha saldırgan hale geldiğini görebiliyoruz. Ekonomik şartların bu halde olması sebebiyle İran halkı gittikçe daha da korkusuz hale geliyor. Yoksulluk içinde yaşıyorlar, gerçekten de kaybedecek çok şeyleri yok. Bu yüzden İranlılar acımasız bir zulüm ve gerçek mühimmat karşısında bile protestolara katılmaktan korkmuyor.

İran'ın emrinde İçişleri Bakanlığı'na bağlı polislerden İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı'ndaki iç gözetim departmanlarına kadar birçok farklı güvenlik aracı bulunuyor. Bunlar arasında belki de en çok korkulan, Devrim Muhafızları'nın istihbarat ve karşı istihbarat bölümlerinin yanı sıra dokunulmaz bir şekilde sokaklarda dolaşan Besic ve rejim yanlısı diğer müphem infazcılar.

Aylar içinde çok sayıda tutukluyla ve aileleriyle röportaj yapan Af Örgütü'ne göre tutukluların sıkça kafalarına başlık geçirildi, gözleri bağlandı, yumruklandılar, tekmelendiler, kırbaçlandılar ve sopa, lastik hortum, bıçak, cop ve kablolarla dövüldüler. Hapishanede tavana asıldılar ya da acılı, zor pozisyonlarda bekletildiler; yiyecek, su ve tıbbi tedaviden mahrum bırakıldılar ve tek seferde aylarca süren hücre hapsine atıldılar.

Ülkenin doğusundaki Meşhed kentinde tutuklanan bir protestocu, protestolara katıldığı için ailesinin cezalandırılacağına dair uyarıldı. Af Örgütü'ne, "Ellerinden gelen her şekilde bana işkence yaptılar ve canımı acıttılar" dedi.

Onlara yanlış bir şey yapmadığımı söyledim, haklarımızı talep etmek için barışçıl bir şekilde sokağa çıktım ve halkın kötü yaşam koşullarını protesto ettim. Ailemin ve arkadaşlarımın yoksulluğa battığını görüyorum, protestolara katılmamın nedeni bu.

Genelde bu suistimalin amacı, yabancı ajanlarla suç ortaklığına dair itiraflar alarak ulusal güvenlik suçlamalarını haklı çıkarmak ve protestoları İslam Cumhuriyeti'ne ve İran'ın siyasi sisteminde Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi kabul edilen Yüce Lider Ali Hamaney'e karşı uluslararası komplo olarak resmetmek.

77 sayfalık raporunda Af Örgütü, hükümetleri ve uluslararası forumları insan hakları ihlallerine dair İran'a baskı yapmaya çağırırken yetkilileri sorumlu tutacak bir Birleşmiş Milletler (BM) soruşturması da öneriyor.

Mills, "İran siyasi sistemi, yetkililerin istediklerini yapabileceklerine inandığı ve bunun yanlarına kalacağını düşündüğü bir ortam" diyor.

Bizim asıl talebimiz harekete geçmek ve İranlı yetkilileri sorumlu tutmak. Failler kamu görevlileridir.

ABD'nin kendi toprakları dışında uyguladığı yaptırımlar halihazırda İran'la ticari işlemlerin çoğuna ket vurarak petrol ve doğal gaz zengini ülkenin enerji ihracatını engelliyor. Rusya ve Çin, BM Güvenlik Konseyi'nde Tahran'ın koruyucusu görevini üstlenirken diğer ülkelerin Tahran'a karşı ne gibi önlemleri uygulayabileceği belirsizliğini koruyor.

İranlı liderler, ülkenin yakın tarihinde yerleşmiş bir tehdit haline gelen sokak protestolarına karşı derin bir korku içinde. CIA ve MI6'nın desteklediği gösteriler, 1953'te Muhammed Musaddık'ın demokratik hükümetini devirmişti. Aylar süren sokak protestoları, 1979'da Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin monarşisini sona erdirmişti. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, 2009'da hileli olduğu iddia edilen seçimlerde yeniden seçildiğinde kitlesel gösteri dalgası yetkililerin gözünü korkutmuştu.

Analistler, halihazırda İran'ı pandeminin etkisiyle toplumsal kalkışma riskinin en yüksek olduğu ülkelerden biri olarak anıyor. Genç işsizliğinin yüksek olduğu ve ABD yaptırımlarının, düşük petrol fiyatlarının ve kötü ekonomi yönetiminin neden olduğu enflasyonun orta sınıfın birikimlerini yavaş yavaş azalttığı ülkede, kriz şimdiden en az 7 milyon işi olumsuz etkiledi.

Fathollah-Nejad, "Koronavirüs pandemisinin daha başlarında bu yeni krizin protestolara yol açacağının farkına varılmıştı" diyor.

Temel mesaj tekrar sokak protestoları görmek istemedikleri yönünde ve bu yeniden ortaya çıkan ve epey sert baskı dalgası da halkı tekrar sokaklara çıkmaktan caydırmaya yönelik bir işaret.

 

 

* Borzou Daragahi'nin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Yetkililer protestoların yeniden başlamasından korkarken aktivistlere yönelik işkence ve suistimalde hızlı artış var

independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

 

 

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU