Yargı’nın tutuklama ve tahliye kararlarında sosyal medyanın etkisi var mı? Hukukçular cevapladı…

Hukukçular, Türkiye'de sosyal medyanın yargı kararlarında etkisi olduğunu ancak bunun sağlıklı olmadığını düşünüyorlar. Üzerinde mutabık oldukları bir nokta da iktidara yakın kampanyaların yargı mensuplarınca daha çok dikkate alındığı iddiası…

Sosyal medyanın yargı kararları üzerindeki etkisi tartışılıyor / Fotoğraf: AA

Bir taraftan yeni düzenlemeler ile sosyal medya üzerinde yargının denetimi artırılmaya çalışılırken, diğer taraftan sosyal medyanın da yargı üzerinde bir etkisi olduğu görülüyor.

Son dönemlerde sosyal medyada belli konularda toplu halde tutuklama, tahliye içeren talepler artıyor. Bunun sonucunda kimi zaman yükselen taleplere uygun kararların da çıktığı görülüyor.

Hatta bazı avukatların da tarafı oldukları olay öncesinde veya dava süreçlerinde, kendilerinin bizzat sosyal medya kampanyaları başlattığı dikkat çekiyor.

Peki gerçekten de sosyal medyanın yargı üzerinde bir tesiri var mı?

Bu soruyu konunun tarafı olan hukukçulara sorduk.
 

orhangazi.jpg
Orhan Gazi Ertekin / Fotoğraf: Birgün


Orhan Gazi Ertekin / Yargıç – Demokrat Yargı Derneği Eş Başkanı

"Sosyal medya linçin en arzulu taşıyıcısı"        

Yargı kurumlarının sağlıklı bir şekilde çalışmasında kamuoyunun etkisinin her zaman olduğunu ve yargının bugün de kamuoyu denetimine çok ihtiyacı olduğunu söyleyen Ertekin, bu durumun "sosyal linç" biçimine dönüştüğünü belirtiyor. 

"Sosyal medya bu linçin en arzulu taşıyıcısı" diyen Ertekin'e göre sosyal medya bugün, 19’uncu ve 20’nci yüzyılda "kitle" diye tabir edilen kesimin gördüğü işlevi görüyor: 
 

Kitle ne yapacağı belli olmayan, ezen geçen, önünü görmeyen bir yapıya ve reflekse sahiptir.

Kitle yıkıcı bir mahluktur. 19’uncu 20’inci yüzyıldaki kitle araştırmaları kitledeki aklın yokluğunu, şiddet düşkünlüğünü tespit etmiştir.

Günümüzde ise kitle sosyal medya kılığında hayatımıza girdi.

"Yeni kitle" türü olarak sosyal medya kullanıcılarının işi artık daha da kolaylaştı. Bir klavye ile her şeyi yapabiliyor, yıkabiliyorsun. Yargılamayı bitiriyorsun.

Kamuoyu oluşturabilecek yetenekten ve içerikten yoksun bir yeni yıkıcılık türü bu.


"Sosyal medyada yargılama yapmak için çok tehlikeli bir yer"

Orhan Gazi Ertekin'e göre sosyal medya, "kendini daima çekiç sanan insanların yuvası ve çekici vuracağı yer arıyor". 

"Önündeki kişinin kim olduğuna, özelliklerine veya işlenen suça bakmadan saldırıyor ve suça karşı koyduğu iddiasıyla bizzat kendisi suçluya dönüşüyor" diyen Ertekin, suçun giderek yükselmesinde bu yeni gelişmelerin de rolü olduğunu düşünüyor. 
 

tutuklama.jpg
Fotoğraf: AA


"Sosyal medyada adalet artık mesaiye dönüştü"

Yargının kamuoyu desteğine her zaman ihtiyacı olduğunu ancak sosyal medya ile kamuoyunun ilişkisinin kopmuş vaziyette olduğunu belirten Ertekin, sözlerini şöyle tamamladı:
 

Sosyal medya kendisi kamuoyu yaratmak yerine oluşturulan çıkarlara uygun olarak belirlenen hedefleri ezmeye yöneliyor. Ve bir şey daha: sosyal medyada adalet artık bir mesaiye dönüştü.

Sosyal medya özellikle 2016 yılından sonra trollerin etkisiyle yönlendirilmeye çalışılıyor. Ben bunu tehlikeli buluyorum. Yargının düzenli işlemesi için kamuoyu desteğine ihtiyacı var ama kamuoyu desteği sağlıklı bir şekilde olmalıdır.


Durmuş Yargı / Emekli Başsavcı

"Sosyal medyanın etkisinde olan meslektaşlarımız da var"

Tutuklamanın işlenen suçun ağırlığına ve delil durumuna göre belirlendiğini ve yargı mensuplarının sadece yasanın emrettiği şartlarda bu kararı vermesi gerektiğini söyleyen Emekli Başsavcı Durmuş Yargı'ya göre günümüzde tutuklamalarda sosyal medyanın etkisi oluyor. 

Yargı, "Sosyal medyanın bu kadar yaygın kullanıldığı toplumlarda etkisi olmadığını söylemek zor. Tabii ki sosyal medyanın etkisi altında kalan meslektaşlarımız da var kalmayanlar da..." ifadelerini kullandı. 

"Tutuklamalarda sosyal medya dışında siyasetin de etkisi var"

Son zamanlardaki tutuklamalarda sosyal medyanın yanı sıra siyasetin de etkili olduğunu kaydeden Yargı, "Ama olmaması gerekir. Ceza yasasında bir suç işlendiğinde tutuklama nedenleri belirtilmiştir. Bunun dışında başka nedenlerle tutuklama kararı verilmesinin bir hukukçuya yakışmadığını düşünüyorum" diye konuştu.

Mustafa Bağarkası / Emekli Ağır Ceza Hakimi

"Kampanyaların bir kısmı iktidardan etkilenen yargıya tepkiden oluyor"

Özellikle sosyal medyada bu tür kampanyaların bir ihtiyaçtan kaynaklanır hale geldiğini söyleyen Emekli Ağır Ceza Hakimi Mustafa Bağarkası, "Özellikle de muhalif kesim açısından. Bunların bir kısmı da iktidardan etkilenen yargıya tepkiden oluyor. Yargıya güven azalınca bu da olur mu böyle karar verilir mi gibi tepkiler sosyal medyada artıyor" dedi.
 

mustafa.jpg
Mustafa Bağarkası / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Muhalif kesimin kampanyaları istisnai olarak etkili olmuyor"

Bağarkası buna karşın sosyal medyadaki kampanyaların yargı üzerindeki etkilerinin hangi kesimden kaynaklı olduğuyla çok alakalı olduğunu öne sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

Muhalif kesimin kampanyaların çok çok istisna olarak etkili olduğunu düşünüyorum.

Özellikle sosyal medyada muhalif kesimden kaynaklanan kampanyalarının Özel Yetkili Mahkemeler’deki hakim ve  savcılar üzerinde hiçbir etkisi yok.

Ancak siyasi iktidarın hedef gösterdiği kişiyi hemen tutukluyorlar. Bizim eskiden mahkemelerde tarafsızlık görünümümüz bozulur mu diye kaygımız olurdu. Şimdi öyle bir kaygı yok.


Mehmet Zengin / Avukat

"Sosyal medya etkili, yargı mensupları da bunu teyit ediyor" 

Sosyal medyanın yargı üzerinde son derece etkisi olduğunu söyleyen Avukat Mehmet Zengin ise  "Bizzat; yargı mensupları, emniyet mensupları, çeşitli bürokratlar ile gerçekleştirdiğimiz diyaloglarda da bunun böyle olduğunu teyit ediyorlar" diye konuştu. 

"Özellikle bazı davalarda yüzde 100 etkili" diyen Zengin, "Bir avukat olarak bunu olumlayacak bir pozisyonda değilim. Ancak yargıya güvenin sıfıra yaklaştığı bir ortamda, vatandaşlarımız kendi adalet mekanizmasını tesis etmiş gözüküyor. Zannediyorum bunu sona erdirebilmek için adalet sisteminde mutlak bir sürat ve kaliteyi yakalamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. 
 

mehmet.jpg
Mehmet Zengin / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Ne kadar çok ‘Hashtag’ açıldıysa yargı o kadar önceliyor"

Avukat Zengin, yargı mensuplarının sosyal medyadaki tepkileri dikkate alırken bunların iktidar yanlılarından mı yoksa muhaliflerden mi geldiğine bakıp bakmadığına dair soruya da şöyle cevap verdi:
 

İktidara yakın kesimlere öncelikli davranılmasından ziyade,  esas alınan kriterlerin başında genelde yapılan sosyal medya kampanyasının uyandırdığı etki göz önünde bulunduruluyor.

Ne kadar çok etkileşim söz konusuysa, mağduriyet ne kadar çok dillendirildiyse, ne kadar çok "hashtag" açıldıysa o kampanya yargı mercileri tarafından o kadar önceleniyor.


"Yargı üzerindeki iş yükü de sosyal medyanın etkisini artırıyor"

Zengin’e göre yargı sistemi üzerinde sosya medyanın bir güç olarak belirmesinde artan iş yükü de etkili. 

İstanbul’da bir genel soruşturma savcısının önüne yılda yaklaşık 1000 dosya geldiğini belirten Zengin, bu sayının Almanya'nın başkenti Berlin'de 200 olduğunu söylüyor. 

Zengin "Doğal olarak bizim sistemimiz içerisinde yapılan bir mağduriyet kampanyasının dosyası belki de tozlu arşivlerden çıkarılıyor. Sistem, kendi içinde özen gösterilmesini son derece zor hale getiriyor. Bu defa da bir kampanya etki uyandırdığında doğal olarak öne çekiliyor" ifadelerini kullanıyor. 

"Kampanya yapsalardı Nahide Opuz ve Ayşe Paşalı da aramızda olacaklardı"

Zengin'e göre yargı sistemine gücven düşük seyrettikçe alternatif yol olarak sosyal medya müdahaleleri devam edecek. 

Yargının "ben güvenli limanım" iddiasını ortaya koyamadığını belirten Avukat Zengin, "Hata payı çok olsa da sonuçları itibarıyla kim bunun etkisiz bir yol olduğunu söyleyebilir?" dedi ve ekledi: 
 

Ayrıca dürüst olalım, bugün aramızda olmayan ve ölümlerinden dolayı AİHM tarafından devletin de yükümlülük ihlali sebebiyle sorumlu tutulduğu Nahide Opuz, Ayşe Paşalı gibi kadınlarımız etkin bir sosyal medya kampanyası yapmış olsaydı belki de aramızda olacaktı. Maalesef durum bu kadar trajik.


Furkan Bulut / Avukat

"Sosyal medyaya düşen dosyalar yargı üzerine baskı yaratıyor"

Av. Furkan Bulut da sosyal medyada tartışılan soruşturma veya kovuşturma dosyalarının yargı mercileri üzerinde aşırı baskı yarattığını ve ortaya konan taleplerin yüksek oranda gerçekleştiğini söyledi. 

Bulut, "Sosyal medyanın tepkisine göre etkileme gücü de değişiklik göstermekte. Yargı mercilerinin, etkileşimi yüksek olan tepkilerden daha çok etkilendiğini görüyoruz. Artık bazı dava dosyaları bakımından önceden tahmin yürütmek de hiç zor değil. Gidişatı, etkileşimle de ölçümleyebiliyoruz" diye konuştu.
 

furkan.jpg
Furkan Bulut / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Tahliyelerden ziyade tutuklama taleplerinde daha etkili oluyor"

 "İktidara yakın kesimlerden gelen tutuklama ve tahliye kampanyaları daha mı hızlı işleme konmakta?" sorusunu ise Avukat Furkan Bulut şöyle yanıtladı: 
 

Genel olarak bakıldığında iktidara yakın kesimlerin oluşturduğu sosyal medya tepkisi elbette daha kolay sonuç doğurmaktadır. Ancak şunu çok net söyleyebiliriz, güçlü bir sosyal medya tepkisi muhalif kesimlerce de yapıldığında da gerekli sonuçları doğurma potansiyeline sahiptir.

Buradaki durumun, iktidar veya muhalefetten ziyade etkileşim gücüyle bağdaşık olduğunu ifade etmeliyiz. Özellikle tahliyelerden ziyade tutuklama talepleri daha da öncelikli değerlendirme konusu oluyor.

Gidişata ilişkin öngörüm, yargıya olan güvenin gittikçe de düşmesi sebebiyle sosyal medya reaksiyonunun artacağı yönünde.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU