Çin'in Uygur Müslümanlarına muamelesi mazur görülemez

Sincan'daki Uygurlar ölümcül bir korku döngüsü içinde yaşıyor. Uluslararası toplumun harekete geçmesi için Çin hükümetinin bu insanlara başka hangi korkuları yaşatması gerekiyor?

Çin'in Müslüman Uygurlara yönelik baskıları Türkiye'de de protestolara yol açıyor (Reuters)

Parlamentonun yaz tatilinin yarısını çoktan geride bıraktık; her zamanki gibi siyasete bulanık bir ara verildi. Birleşik Krallık'ın (BK) tüm bölgeleri karmaşık tecrit ve kısıtlamalardan çıkış için deneme amaçlı bir dizi adım atarken, bakanların büyük kısmı haklı olarak hem burada hem de uluslararası alanda Kovid-19 pandemisinin farklı yansımalarına odaklanmış durumda.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Doğası gereği değişken olduğu kadar ölümcül etkiye de sahip olan virüs, hayatımızın her yönünü derinden değiştirdi. Virüsü mağlup etmek için ortak bir kararlılıkla bir arada dururken, Kovid-19 enternasyonalizm duygumuzu gölgeleyemez veya bariz adaletsizliklerin olduğu yerlerde ayağa kalkıp eyleme geçme isteğimizi köreltemez.

Örneğin, Çin'in Sincan bölgesinde Uygur Müslümanlarına ve diğer Türki Müslümanlara yönelik kabul edilmez ve insanlık dışı insan hakkı ihlalleri gibi. Sayılar akıl almaz, suiistimaller iğrenç ve mazur görülemez. Bir milyondan fazla insanın bölgedeki gözaltı kamplarında tutulduğu tahmin edilirken, Çin hükümeti organize ettiği kampanyayı durduracağı yönünde hiçbir eğilim göstermiyor.

Bu kampların bariz amacına dair Pekin'den pompalanan propaganda hakkında yorum yapmaya bile değmez. Bunların ne olduğunu biliyoruz: Zorunlu çalışma kampları. Neye tanık olduğumuzu da biliyoruz: Kuvvetle muhtemel II. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük soykırım. Kimileri bunun kulağa panik yaratıcı geldiğini söyleyebilir fakat bazılarımızın daha 2017'de eylem çağrısında bulunmasına yol açan kanıt damlaları artık bir tsunami halini aldı.

Uygur Müslümanlarının içinde bulunduğu kötü durum nihayetinde geçen ay ulusal haber kuşaklarımızda yer aldığından beri, birçok çevreden gelen öfke ve genel kınamalarda gözle görülür bir artış gördük. Ancak hâlâ retorik ile eylem arasında ağızları açık bırakan bir uçurum var. Sağ cenahta, Amerika'nın Çin'le ticaret savaşını desteklemeye yönelik yeni ve hevesli bir isteğe dayanan argümanlar görüyoruz. Bu arada soldaki pek çok kişi, burada yani BK'de Sinofobi'nin yükselişinden o kadar korkuyor ki, yardım etme konusundaki takdire şayan kararlılıkları körelmiş durumda. Ve bu durum sürerken, sayısız Uygur her gün ölümcül bir korku döngüsü içinde yaşıyor. Aslına bakılırsa "yaşamak" muhtemelen yanlış bir kelime, çoğu Uygur artık sadece hayatta kalıyor.

Bölgedeki Kovid-19 vakaları hızla arttıkça, sayısız Uygur mahkum kişisel koruyucu ekipman üretiminde köle işçi olarak kullanılmak amacıyla fabrikalara dolduruluyor. Bu kişiler, bölgede bildirilen geniş çaplı zorunlu kısırlaştırmalardan kurtuldukları için şimdilik şanslı olanlar. Uluslararası toplumun harekete geçmesi için Çin hükümetinin bu insanlara yani kendi halkına başka hangi korkuları yaşatması gerekiyor?

Peki ne tür bir eylem gerçekleştirilmeli? Çin'in büyüklüğü ve süper güç olarak artan gücü göz önüne alındığında, seçenekler sınırlı da olsa mevcut. İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi, bu baskının soykırıma doğru ilerlemesini durdurmak için BK ve daha kapsamlı uluslararası toplumun kullanabileceği yasal yolları ortaya koydu. Rapor, 4 ana manevra alanı belirliyor: İstismarlarla bağlantılı kişilere karşı Magnitsky tarzı önlemler, tarafsız ve bağımsız bir Birleşmiş Milletler mekanizması oluşturulmasını aktif biçimde desteklemek, tedarik zincirindeki kurumsal hesap verilebilirlik dahil olmak üzere yerel hesap verilebilirlik yollarının kullanılması ve siyasi iradenin bir araya gelip organize olması halinde şekil bulabilecek bir dizi diğer uluslararası strateji.

Şurası önemli ki komite, Çin eylemlerinden dolayı yasal olarak sorumlu tutulmayı reddetse de bunun BK'yi ve diğer ülkeleri uluslararası yükümlülüklerinden hiçbir şekilde uzaklaştırmadığını tespit etti. Esasında bu durum, adaletin tesisini görme kararlılığımızı güçlendirmeli.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) yönelik girişimler, başta göründükleri gibi sonuçsuz kalmayabilir. Her ne kadar Çin UCM'nin yargı yetkisini imzalamamış olsa da, davacılar şimdi Mahkeme'nin, suçun (sürgüne gönderme) bir kısmı UCM kapsamındaki Bangladeş'te gerçekleştiği için Myanmar'daki Rohingya toplumuna yönelik şiddeti soruşturmak üzere duruma müdahil olduğuna işaret ediyor. Benzer sürgünler Tacikistan ve Kamboçya'da da yaşandı. Davacılar, bu ülkelerin Çin'in daha sonra öldürülen, işkence gören veya kısırlaştırılan kişileri ülkelerine iade etmesine izin verdiğini savundu.

Tartışılmaz olan bir şey var: Bu dolambaçlı yasal yollarda ilerlerken eşgüdümlü ve sağlam bir siyasi güç uygulanmadıkça hiçbir şey değişmeyecek. BK'nin önünde şimdi bu suçlamaya liderlik etme ya da sırtımızı dönerek öfke yatıştıktan sonra bu vahşetin devam etmesine izin verme seçeneği var.

Ülkemizin ve dünyamızın karşı karşıya olduğu pek çok zorluk var ama elbette (tam olarak kesinlikle) Çin'in amansız istismar, işkence, öldürme ve nihayetinde Uygur halkını tamamen yok etme girişimlerini bulunduğu yerde durdurmak için bizim de rol almamız gerekiyor.

Eski bir atasözünde söylendiği gibi, bu suçlar eve daha yakın olsaydı ve bu kamplar İngiliz Kanalı çevresinde açılıyor olsaydı, haklı olarak harekete geçmiş olacaktık. Ama öyle olmaması hiçbir şey yapmamamız gerektiği anlamına gelmiyor. Coğrafi mesafe, eylemlerinin cezasız kalabileceğine inanan bir Çin devletinin milyonlarca erkek, kadın ve çocuğu her gün maruz bıraktığı dehşeti önemsizleştirmemeli. Hong Kong'da demokrasi hızla ortadan kaldırılırken BK hükümeti dişini göstermişti. Uygurların özgürlüğüne giden yolu açmaya da yardımcı olabilir ve olması gerekir.

Shabana Mahmood, Birleşik Krallık'ta İşçi Partisi üyesi milletvekilidir.

 

 

* Shabana Mahmood'un tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Çin'in Uygur Müslümanlarına muamelesi mazur görülemez ve koronavirüsün bizi harekete geçme görevimizden alıkoymasına izin veremeyiz

independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Mehmet Demir

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU