BAE-İsrail anlaşması barış sürecini başlatmakta neden başarısız olabilir

Tarihi addedilen anlaşma, birçok kişinin yaratacağını düşündüğü canlandırıcı etkiye pek de sahip değil

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Ortadoğu turu kapsamında İsrail Başbakanı Netanyahu ile Kudüs'te görüştü (Reuters)

Muhtemelen hem Dominic Raab (Britanya Dışişleri Bakanı-ç.n.) hem de ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo şipşak Ortadoğu ve Kuzey Afrika turlarının, BAE'nin İsrail'i tanıyan ilk Körfez ülkesi ve dünyadaki yalnızca üçüncü Arap devleti olma yönündeki tarihi ama ihtilaf yaratan kararına yönelik enerjiyi hemen artırmalarını sağlayabileceğini umuyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kudüs'te yolları kısa süreliğine kesişen iki siyasi lider, anlaşmanın İsrailliler ve Filistinliler arasında uzun zamandır ölü olan barış müzakerelerini hızlıca başlatabileceğini düşünmüştü. Ve en azından (Sudan'a, Bahreyn'e, BAE'ye ve Umman'a giden) Pompeo için anlaşma, bölgedeki diğer ülkeleri de aynı şeyi yapmaya teşvik etme fırsatı sunabilirdi.

İsrail'le diplomatik ilişkiler kurmayı kabul eden BAE, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarının önemli kısmını tek taraflı olarak ilhak etme yönündeki tartışmalı planını askıya alma düşüncesine geçici olarak dayanıyor. Plan, uluslararası hukuka göre yasa dışı ve uluslararası toplumun büyük bölümü tarafından barışın önünde büyük bir engel olarak görülüyor.

Emirlik yönetimi kararını, onlarca yıldır devam eden anlaşmazlığa yönelik yaygın olarak kabul gören iki devletli çözümü garantileme yolunda şu ana dek atılmış en cesur adımlardan biri olarak takdim etti.

Bununla birlikte Emirlik bakanları, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yine de ilhak doğrultusunda ilerlemeye devam etmeyeceği yönünde ellerinde hiçbir garanti olmadığını ve Netanyahu'nun sözünden dönmesi durumunda bağları otomatik olarak kesmeyeceklerini The Independent'a itiraf etti. İsrail Başbakanı'nın hiç vakit kaybetmeden ilhak planlarını sonsuza dek rafa kaldırmadığı konusunda tabanına güvence vermesi de endişeleri artırıyor.

Bu nedenle BAE-İsrail anlaşması birçok kişinin yaratacağını düşündüğü canlandırıcı etkiye şu ana dek pek de sahip değil. Ve bunun tek sebebi Filistin yönetiminin anlaşmayı "ihanet" ya da "sırtından bıçaklama" olarak niteleyip şiddetle reddetmesi değil.

Sudan hükümeti de BAE'nin kararını "cesur ve çarpıcı bir adım" diye nitelendiren dışişleri bakanlığı sözcüsünü geçen hafta görevden aldı. Salı günü Hartum'daki görüşmeler esnasında Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk diplomatik bir dille Bay Pompeo'ya, geçici geçiş kabinesinin epey tartışmalı bir konu olan İsrail'le diplomatik ilişkiler kurma konusunda yetki sahibi olmadığını söyledi.

Filistin yönetimi ve Bay Raab arasındaki görüşmelerin ardından, ne BAE-İsrail anlaşmasına daha sıcak bakmaya ne de İsraillilerle barış görüşmelerini yeniden canlandırma fikrine doğru bir hareketlenme görüldü.

Bu arada Bay Pompeo sadece İsrail yönetimiyle görüştü.

Anlaşma ülke içinde eleştirilere maruz kaldı ve ana oyuncular arasında sürtüşmeler yaşandı.

(Muhalefetin teşvik edilmediği) Emirlik halkı içinde çok az itiraz olsa da ABD'li basın kuruluşu Axios'a göre ABD, İsrail ve BAE arasında cuma günü gerçekleşmesi planlanan üçlü toplantı, Bay Netanyahu'nun ABD'nin Abu Dabi'ye gelişmiş F-35 savaş uçakları satmasına yönelik itirazına öfkelenen Emirlik yetkilileri tarafından iptal edildi.

Bu arada İsrail'de ülkenin aşırı sağcı yerleşimcileri, ilhakın ertelenmesi fikrine ateş püskürüyor. Yesha Yerleşimciler Konseyi Başkanı David Elhayani Netanyahu'yu "bölgedeki yarım milyon sakin ve yüz binlerce seçmen adına karar vermekle" suçladı.

Anlaşma, İsrail solunu da farklı nedenlerle endişelendirdi. Sol eğilimli Haaretz gazetesi anlaşmadaki boşluklar üzerine bir dizi köşe yazısı yayımladı. Yazılardan biri bunun Filistinliler için önemli bir kayıp olduğunu ve barıştan ziyade PR kaygısı güttüğünü iddia etti.

Dış Politika Araştırma Enstitüsü Ortadoğu Programı üyesi Elizabeth Tsurkov da The Conversationalist'te anlaşmanın sadece İsrail sağının İsrail askeri gücünü korur ve uzlaşmayı reddederse "uluslararası toplumun ve Arap dünyasının önünde sonunda İsrail'i kendi koyduğu koşullara göre kabul edeceği" yönündeki "uzun süreli anlatısını" savunduğunu öne sürdü.

Gerçi Pompeo'nun turu henüz sona ermedi. Donald Trump'ın bölgeye yönelik barış planının bir kısmının faaliyete geçirilmesi için geçen yıl hem İsrailli hem de Arap heyetleri ağırlamayı kabul eden Bahreyn'de şansı yaver gidebilir.

 

 

independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU