Türkiye tehdit altında mı?

Prof. Dr. Nadir Devlet Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Bu soruya kolayca ne 'Evet' ne de 'Hayır' diye cevap vermek mümkün. Aslında henüz direkt güçlü etkisini sezmediğimiz için pek umursamadığımız ama dünyayı ciddi şekilde tehdit eden bir hayli konu bulunuyor.

Küresel ısınma ve ona bağlı çevresel kirlilik bunların başında geliyor. Ek olarak ise bütün ülkeleri tehdit eden koronavirüs ile karşı karşıya kaldık.

Türkiye’de ve bir hayli ülkede de bunu ciddiye almayıp maske takmayan, hijyene dikkat etmeyen, insanlarla mesafeyi korumayan veya korumak için gerekli maddi imkâna sahip olmayan milyarlar var.  

Bu pandeminin yarattığı ekonomik kriz ise ciddi bir tehdide dönüşüyor.


Hükümetlerin başka siyasi, ekonomik veya politik öncelikleri olduğu için bu salgın ile mücadeleye gereken yatırımı ve özveriyi hasretmiyorlar.

Rusya apar topar bir aşı bulduğunu ilan etti. Ancak kendi tıpçıları bile buna pek inanmadı. Aslında bütün ülkelerin firmaları bu konuda yarıştalar, çünkü sonunda büyük bir kazanç var.

Son zamanlarda koronavirüs salgınıyla iş yerlerinin kapanması dolayısıyla işsizliğin artması, dövizin değerinin TL karşısında artması, dolayısıyla ekonomik sıkıntılara ek olarak Türkiye’nin askeri alanda da rakipleri hayli çoğaldı.

Bunlar arasında müttefiklerimizin de bulunması konuyu daha dikkat çekici hale getiriyor.


Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de doğalgaz ve petrol aramaya başlaması ile ortaya çıkan gerginlik, geçen perşembe günü Yunan ve Türk donanma gemilerinin çarpışması ile zirveye çıkmıştı.

Yunan kaynaklarının bunun bir kaza olduğunu belirtmesi ile ortalık biraz sakinleşti. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Oruç Reis’e saldıranlar bedelini en ağır şekilde öder” demesi, tansiyonu yeniden yükseltti.

Bunun üzerine Atina, “Yunanistan şantaj ve tehditlere boyun eğmez. Türkiye’nin dar bir bölgede bu denli çok sayıda savaş gemisi toplaması olası kaza tehlikesi yaratıyor” şeklinde bir bildirimde bulundu.

Daha önce ise Avrupa Birliği’ne (AB) şikayet ederek, konuya müdahale etmesini istemişti. 


Ankara ise 17 Ağustos’ta Doğu Akdeniz’de Yavuz sondaj gemisi için yeni NAVTEX ilan etti.  

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yeni NAVTEX ilan etmesini eleştirip Türkiye'nin bu adımının bölgede gerilimi artırdığını söyledi ve geniş kapsamlı diyalog çağrısında bulundu.

Konu, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun Dominik Cumhuriyeti'nde ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşmesinde de gündeme geldi.

ABD'den yapılan açıklamada ikilinin 'Doğu Akdeniz'deki gerilimin derhal giderilmesini konuştuğu' belirtildi. Çavuşoğlu görüşme sonrası “Ankara'nın çıkarlarını savunmaya devam edeceğini” söyledi.


Kıbrıs yönetimi, Yavuz'un sondaj çalışması yaptığı bölgede İtalyan ENI ve Fransız TOTAL şirketlerine arama ruhsatı vererek gerginliği arttırdı.  

Bu arada Fransız donanmasına ait amfibi hücum gemisi Tonnerre de Beyrut'a varmadan önce Lafayette sınıfı iki Fransız firkateyniyle birlikte Yunan donanmasıyla yapılan ortak tatbikata katıldı.

İki firkateyn daha sonra Girit Adası'na demir attı. Adaya iki Rafale savaş uçağı konuşlandırıldı. Adeta ateşe kızgın yağ döktü. 

Bu arada diğer bir NATO müttefiki ABD, Yunanistan’ın Türkiye sınırına yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Dedeağaç’ta (Alaksandroupoli) geçen hafta yeni bir üs kurduğu ilan etmişti.

ABD’nin kendi sınırları dışında dünyanın birçok yerinende 800’den fazla askeri üssü olduğu bilinmektedir. Hal böyleyken bu yeni üsse ne gerek vardı?

ABD’nin Suriye’de de Ankara’nın terörist ilan ettiği YPG’yi desteklemesi, artı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. 

PKK ile mücadele çerçevesinde üç Iraklı subayın ölmesi dolayısıyla Bağdat’la da ilişkiler gerginleşti.  


Bu arada dost mu düşman mı olduğunu ayırt etmesi zor, yoksa ancak menfaat bağı olan Rusya Federasyonu ile de sorun mu değil mi tartışmaya açık konular var.

Ankara Kırım’ın ilhakını kabul etmemiş, son olarak da Moskova’nın himayesindeki Erivan’a karşı Bakü’yü desteklemişti. Suriye’de ise İdlib konusunda çözümsüzlük var gibi gözüküyor.

En ciddi sorun ise Libya’daki yasal rejime karşı Moskova’nın Hafter rejimini desteklemesi. 17 Ağustos’ta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile başkent Trablus’a gittiler.

Özetlemek gerekirse çok ciddi bir silahlı çatışma tehdidi algısı artmakta. Çünkü güçlü ülkeler sorunlarını silah gücü ile çözmeyi en kolay yol olarak görmekteler.

Ancak bu büyük can ve mal kaybına neden olur. Koronavirüs liderleri insani meselelere daha da duyarsız hale getirdiğinden, dünyada yeni çatışmaların patlak vermesi imkânsız değil.  

 

 

i Navtex (Navigational Telex) ilanı, aynı adlı cihazı üzerinden yapılan bildirimler anlamına gelir. Ayrıca, NAVTEX uluslararası orta frekansta gemilere olası tehlike, emniyet ve hava raporları ve uyarılarını otomatik olarak yazılı bir şekilde ileten haberleşme sistemidir. Ülkelerin Deniz Kuvvetleri, yapacağı talim ve tatbikatların bilgisini önceden NAVTEX üzerinden duyurarak buralara girilmemesi konusunda uyarıda bulunur. 


*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU