Ev sinemasından vizyona bu hafta: İçinizi parçalayacak bir film; Boyalı Kuş

İkinci Dünya Savaşı’nın en acımasız yönlerini tek başına yaşayan kimsesiz bir çocuğun çektiği eziyet ve gördüğü vahşetleri anlatan Boyalı Kuş, seyretmesi yürek isteyen, seyredenlerin ise yüreklerini paramparça edecek türden bir film

Kendinizi, farklı bir renge boyandığı için sürüsü tarafından dışlanan, linç edilen ve hatta ölüme terk edilen bir “boyalı kuş” ya da ait olduğu sürünün içinde sınırların ötesini düşünerek özgürlüğü uğruna sürüsünden ayrılıp kendi başına uçuş denemeleri yapmak isteyen bir “martı” gibi hissettiğiniz oluyor mu?

Eğer cevabınız evet ise, farklılığın, ezilmişlerin, toplumun dışladıklarının sesi olma yolunda oldukça çarpıcı bir eserin sinema uyarlaması olan ve bu hafta vizyona giren Boyalı Kuş, geçmişten günümüze dek uzanan bu duygudaşlık yolunda size oldukça farklı bir perspektif kazandıracaktır.


İçinizi parçalayacak bir film; Boyalı Kuş

Yönetmen: Václav Marhoul / Oyuncular: Petr Kotlár, Nina Šunevič, Ala Sakalova, Udo Kier, Michaela Doležalová, Stellan Skarsgård, Harvey Keitel, Julian Sands, Júlia Vidrnáková, Lech Dyblik, Aleksei Kravchenko, Barry Pepper, Petr Vaněk, Radim Fiala, Jitka Čvančarová, Alexander Leopold Schank, Alexander Minaev, Pavel Kříž, Zdeněk Pecha, Milan Šimáček, Martin Nahálka, Dominik Weber, Andrej Polák, Filip Kaňkovský, Lukáš Hložek / Süre: 169 dakika
 


Trajik bir şekilde kendi hayatına son veren, edebiyat tarihinin en önemli ve özgün yazarlarından Jerzy Kosinski’nin tartışmaların odağında yer alan ilk ve en ünlü romanından uyarlanan The Painted Bird, İkinci Dünya Savaşı sırasında insanlığın her anlamda girdiği bataklığı kimsesiz kalmış bir çocuğun gözünden yansıtıyor.
 


Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan, bu hafta ise Başka Sinema iş birliğiyle vizyona giren bu eşsiz ve önemli romanın ilk sinema uyarlaması olan Boyalı Kuş, İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru çorak, ilkel Doğu Avrupa’da bir yerde, ismi belli olmayan yalnız bir çocuğu izliyor.
 


İnsanların zalimliği, savaşın iğrençliği

Savaş sırasında, ilerleyen Alman işgalinden kurtulabilmesi için ailesi tarafından güvenli olduklarını düşündükleri uzak bir köye gönderilen çocuk, yanında kaldığı yaşlı kadının ölmesi sonucu batıl inanç, zulüm, kabilecilik, istismar, nefret, faşizm ve devrim üreten toplumsal güçlerin merkezinde kendi başının çaresine bakmak zorunda kalıyor.
 


Esmer teni, kara kaşı ve kara gözleriyle yaşadığı topluluk içinde ayrıksı duran ve bu nedenle bu süre içinde etrafındaki insanlar tarafından reddedilen, dışlanan ve hatta eziyet edilen çocuğun oradan oraya savruluşunun sinirleri hırpalayan hikayesiyle, dehşetle vahşetin, masumiyetle sevginin yakınlığını irdeleyen bu şaheserde, kimsesiz kalan çocuk köyden köye çiftlikten çiftliğe geçiyor; cahil, hoşgörüsüz, acımasız sivil ve askerlerle karşılaşacağı, korku içinde, sonu belirsiz bir yolculuk sürdürüyor.
 


35mm sinemaskop çekilen siyah-beyaz film, klişeler kadar melodramdan ve duygusal yönlendirmelerden de kaçınarak savaşın dehşetini insan ve doğa manzaralarıyla kahramanı çocuğun gözlerinden tarafsız kalarak aktarıyor.
 


Nihayetinde savaşın dokunduğu her şeyi nasıl insanlıktan çıkardığı ve yok ettiği hakkında şiirsel bir seyir ortaya koyuyor.
 


Bu arada filmin aktarmaya çalıştığı şey elbette sadece çocuk istismarı değil, Tanrı'ya ve doğaya da tam manasıyla bir meydan okumadır.
 


Marhoul, zulmün ve tahammülün biçimine ve doğasına da kendi yöntemiyle bir şekilde ayna tutuyor.
 


Hikayesi “Marta”, “Olga”, “Lekh ve Ludmila”, “Hans” başlıklarıyla bölümlere ayrılarak anlatılan filmin her bir bölümü bir öncekinden daha sert bir trajedi macerası. 
 


Filmi insan ruhunun karanlık derinliklerine doğru bir yolculuk olarak yansıtan yönetmen Marhoul, Boyalı Kuş’un özünde şiir bulunduğunu, etrafı dehşetle sarılı olmasına rağmen çocuğun özününün güzel kaldığını söylüyor.
 


Vahşetin estetiği

Bazen bir filmin ilk karesinden itibaren onun harika bir şey olacağını tahmin edebilirsiniz. Önce imaj gelir, sonra emin ellerde olduğunuzu bilmenin tatmini.
 


Boyalı Kuş, birbiri ardına sıralanmış harikulade ve şoke eden görüntüleriyle -herkes için olmasa da- böylesi eşsiz bir sinematografiye sahip filmlerden biridir.
 


Görüntü yönetmeni Vladimír Smutný’nin siyah beyaz sinematografisi eylemlerin en korkunç derecede iğrençliğini tasvir ederken bile gerçekten muhteşem.
 


Hem savaşın doğayı yok etmesini hem de ortaya çıkan sapkınlıkların şaşırtıcı derecede güzel sinematografisini yan yana koyma konusunda oldukça uyumlu.
 


Dolayısıyla filmin asıl amacı, hayal edilebilecek en çirkin şeyleri estetik açıdan güzel bir şekilde tasvir etmenin mümkün olup olmadığını test etmiş ve nihayetinde bunu da mümkün kılmış gibi görünüyor.
 


Yönetmenin kamera çalışması son derece nefes kesici, ıstırap verici ve o kadar güzel bir şekilde oluşturulmuş ki üç saat süren filmin, seyredilmesi zor en korkunç görüntülerinde bile sahnelerin sinematografik güzelliğinde kaybolmak mümkün.
 


Bu açıdan Marhoul, gerek görsel gerek dramatik etkisiyle, Elem Klimov, Andrei Tarkovsky ve Béla Tarr gibi, kadrajların perspektif gücü ve derinlikli kompozisyonlar ile savaşın harap ettiği Avrupa’da dolaşmanın nasıl bir şey olacağını seyircisine oldukça etkileyici bir şekilde yansıtıyor.
 


Tabi bu arada aslında Boyalı Kuş, görüntülerden çok duygusal da bir deneyimdir; tüm o 35mm’lik çekimi izlemek harika, ancak film görsellerin ötesinde, bizi merkezindeki çocuğun gözlemleri ve yaşadıklarıyla tahmin edilmesi kolay olmayan bu acılara sarsıcı bir şekilde yaklaştırıyor.
 


Boyalı Kuş; İkinci Dünya Savaşı’nın en acımasız yönlerini tek başına yaşayan kimsesiz ve küçük bir çocuğun o günlerde çektiği eziyetleri ve gördüğü vahşetleri anlatan, gerçek hayattan kurgulanan ve nihayetinde yıllar sonra ilk kez sinemaya uyarlanan, seyretmesi yürek isteyen, seyredenlerin ise yüreklerini paramparça edecek türden bir film.
 


Not: Filmin bazı sahneleri bazı seyircileri için rahatsız edici olabilir. Etkilenebilecek seyircilerin bu sahnelerle ilgili uyarmak isterim.

Film, 18 yaş ve üzeri izleyici kitlesi içindir. Olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar, şiddet ve cinsellik unsurları içerir.


Haftanın diğer filmleri

Aile Suçları

Yönetmen: Sebastián Schindel / Oyuncular: Cecilia Roth, Miguel Ángel Solá, Sofía Gala Castiglione, Benjamín Amadeo, Yanina Ávila, Paola Barrientos, Marcelo Subiotto, Diego Cremonesi / Süre: 99 dakika
 


Netflix’in Sosyal Konulu Dramalar kuşağında 20 Ağustos tarihinde gösterime girmesi beklenen Arjantin yapımı Crímenes de Familia (The Crimes That Bind) adlı filmde oğlu eski karısına tecavüz etmekle ve onu öldürmeye teşebbüsle suçlanan Alicia, yaşamını sonsuza dek değiştirecek bir yolculuğa çıkar.

Çaresiz ve kafası karışmış olan Alicia, eski karısını öldürmeye çalışmaktan mahkûm olduktan sonra oğlunu hapishaneden uzak tutmak için elinden gelen tüm imkanları zorlayacak hatta imkânsız olanı yapacaktır.


Aslan Krallığı

Yönetmen: Jason Wright / Oyuncular: Kj Schrock, Sarah Taylor / Süre: 73 dakika
 


The Lost Lion Kingdom adlı bu animasyon, tehlikeye giren Aslan Krallığı’nı kurtarmak için bir serüvene çıkan Samar ve Tusha’nın hikâyesini anlatıyor.

Galaksinin en uzak köşesinde, bütün krallıkların en muhteşemi yer almaktadır; adı da Aslan Krallığı.

Bu krallıkta binlerce yıldır barış ve refah havası hakimdir. Ancak artık bazı şeyler değişmek üzeredir; en derin ve en karanlık galaksiden yeni bir tehlike yaklaşmakta ve bu yeni tehlike, muhteşem Aslan Krallığı’nın varlığı için bir tehdit oluşturmaktadır.

Aslan Krallığı böylesi büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunda, Samar ve çocukluk sırdaşı güvenilir Tusha, krallığı kurtarmak için uzaya macera dolu bir yolculuk yapar.


Başlangıç

Yönetmen: Christopher Nolan / Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Ken Watanabe, Joseph Gordon-Levitt, Marion Cotillard, Ellen Page, Tom Hardy, Cillian Murphy, Tom Berenger, Michael Caine, Dileep Rao, Tom Berenger, Pete Postlethwaite, Lukas Haas, Talulah Riley / Süre: 148 dakika
 


Inception, vizyona girişinin 10’uncu yılında, 14 Ağustos’ta, Sadece IMAX® lokasyonlarda yeniden gösterimde.

Ünlü yönetmen Christopher Nolan, orijinal bir bilimkurgu aksiyon olan ve yeryüzünün her yerinde ve rüyaların mahrem ve sonsuz dünyasında gezinen Inception adlı filminde uluslararası bir oyuncu kadrosunu yönetiyor.

Filmin baş karakterlerinden Dom Cobb (Leonardo DiCaprio) çok yetenekli bir hırsızdır.

Uzmanlık alanı, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır.

Cobb’un bu ender mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Ancak, aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak haline getirmiş ve sevdiği her şeye mal olmuştur.

Cobb’a, içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir iş; tabi eğer imkânsız “başlangıç”ı tamamlayabilirse.

Mükemmel soygun yerine, Cobb ve takımındaki profesyoneller bu sefer tam tersini yapmak zorundadır; görevleri bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir.

Eğer başarırlarsa, mükemmel suç bu olacaktır. Ama ne dikkatle yapılan planlamalar ne de uzmanlıkları, onları, her hareketlerini önceden tahmin ettiği anlaşılan tehlikeli düşmanlarına karşı hazırlıklı kılabilir. Bu, gelişini sadece Cobb’un görebildiği bir düşmandır.


Çılgın Öğretmenler

Yönetmen: Sammaria Simanjuntak / Oyuncular: Gading Marten, Boris Bokir, Kevin Ardilova, Ibnu Jamil, Shakira Jasmine, Faradina Mufti, Nikandro Mailangkay, Dian Sastrowardoyo, Arswendi Nasution, Asri Welas, Kiki Narendra / Süre: 101 dakika
 


Netflix’in Endonezya Yapımı Filmler kuşağında yer alan Guru-Guru Gokil (Crazy Awesome Teachers) adlı bu komedi filminde; bir öğretmenin yeni göreve başladığı okulda personel maaşları çalınınca kendini bir anda bu parayı telafi etmek için başlattığı birtakım girişimlerin içinde bulur.

Bu süre içinde çılgın öğretmenler, öğretmenin daha farklı ve eğlenceli yolları olduğunu keşfeder.


Eltilerin Savaşı

Yönetmen: Onur Bilgetay / Oyuncular: Gupse Özay, Merve Dizdar, Ferit Aktuğ, Uraz Kaygılaroğlu, Füsun Demirel, Ali İpin, Hülya Duyar, Kubilay Tunçer, Gamze Demirbilek, Taylan Erler / Süre: 113 dakika
 


Senaryosunu Gupse Özay’ın kaleme aldığı Eltilerin Savaşı, aralarındaki çekişme ve rekabetin hiç sönmediği, birbirinden farklı karakterlere sahip Sultan ve Gizem adındaki iki eltinin hikâyesini, onların evlilik anlayışlarını ve aile kurarken yaşadıkları ilginç olayları anlatıyor.

Biri henüz çiçeği burnunda evli olan, diğeri ilk gelin olmanın verdiği güçle aileyi parmağında oynatan iki eltinin arasındaki bu bitmek bilmeyen rekabet, yeni gelin Gizem’in cicim aylarını ona zehir ederken, ailenin ilk gelini Sultan’ın sarsılmaz diye düşündüğü tahtını da sarsamaya başlıyor.

Önce aile içinde başlayan, sonrasında mahalleye ve hatta sosyal medyaya kadar yayılan aralarındaki bu çekişmeli rekabette ikisinin de birbiri için yaptığı dişli planlar teker teker ortaya çıkıyor ve kahkaha tufanının ardı arkası kesilmiyor.

Sadece kadınların değil, aile içindeki erkeklerin de dünyasının kapılarını aralayan filmdeki bu rekabet rüzgârı, Selim ve

Fatih isimli iki kardeş için de evliliklerinde verdikleri zorlu bir sınav oluyor.

İki elti arasındaki tatlı ve eğlenceli rekabetin, dillere pelesenk olacak replikler ve şarkılarla beyaz perdeye yansıdığı film, sosyal medyanın günlük hayata kattığı renkleri de kahkaha dolu bir senaryoyla izleyiciye aktarıyor.


Geçit

Yönetmen: Dean Alioto / Oyuncular: Ryan Merriman, Jamie Tisdale, Myk Watford, Heather Langenkamp, Reinaldo Zavarce, Najarra Townsend, Lindsay Seim, Lauren White, Courtney Nightingale, Mitch Alioto, Nick Alioto, Ruby Alioto, Yan Birch, Samantha Boehlen, Travis DesLaurier, Jill Marie Hoffman, Joe Raffa, Jose Rosete, Ryan Sprague, Gregory Zaragoza / Süre: 75 dakika
 


Dean Alioto’nun yönettiği Portal adlı bu gerilim yüklü korku filmi, kırk yıl önce vahşet dolu bir olayın gerçekleştiği evde olanları araştıran bir grup insanın başından geçenleri konu ediniyor.

Kırk yıl önce ıssız bir evde, evin reisi eşini ve kızını pompalı tüfekle öldürür. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen bu sır perdesi asla aralanamaz.

Ancak Steven adlı bir hayalet avcısının gerçekleştirdiği çok riskli bir ritüelin sonunda “öteki taraf”a geçen bir kapı açılır.

Bu hırslı hayalet avcısının yıllar sonra bu gizemi çözmek için gerçekleştirdiği riskli bir ritüel ile açılan geçitten geçen şeytani güçler intikam almak isterler.

Bunun üzerine Steven ve ekibi, kendilerini bir anda eski bir şeytani güce karşı hayatta kalma mücadelesi verirken bulurlar.


İki Gün, Bir Gece

Yönetmen: Luc Dardenne, Jean-Pierre Dardenne / Oyuncular: Marion Cotillard, Fabrizio Rongione, Catherine Salée, Olivier Gourmet, Christelle Cornil, Timur Magomedgadzhiev, Myriem Akheddiou, Pili Groyne, Simon Caudry, Batiste Sornin, Serge Koto / Süre: 95 dakika
 


Dardenne Kardeşler’in yönetmen koltuğuna oturduğu Deux Jours, Une Nuit (Two Days, One Night) adlı bu filmde, küçük bir şirkette çalışan ve maddi anlamda pek de parlak bir dönemden geçmeyen Sandra’nın işi tehlikededir.

Sandra işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır ve ailesini zor günler beklemektedir.

Şirket patronunun çözüm planına göre ya Sandra işten çıkarılacak ya da şirket çalışanları ekstra maaş bonuslarından vazgeçeceklerdir.

İlk oylama yapılır ve çalışanlar oylarını maaş bonuslarından yana kullanırlar. Sandra resmi olarak işini kaybetmiş sayılır.

Ancak hemen sonrasında tekrar oylama yapılmasına ikna eder.

Sandra’nın elinde sadece bir hafta sonu vardır; bu iki günlük süreçte çalışma arkadaşlarını maaş bonuslarından vazgeçip çalışmaya devam etmesinden yana oy kullanmaları için tek tek ikna etmek durumunda kalacaktır.


John Uzaylılarla Temas Kurmaya Çalışıyordu

Yönetmen: Matthew Killip / Oyuncular: John Shepherd / Süre: 16 dakika
 


Netflix’in Sosyal ve Kültürel Belgeseller kuşağında yer alan John Was Trying to Contact Aliens adlı bu kısa filmde; kırsalda yaşayan bir elektronik dehası, otuz yıl boyunca uzaya radyo sinyalleri göndererek uzaylılara dair bir işaret arar.

Ancak burada, Dünya'da çok daha önemli bir temas kurar.


Kahramanlar

Yönetmen: Metin Güngör, Aaron Huisenfeldt, Joe Saldana / Oyuncular: Andrew Hwang, Siso Kamburov, Joe Saldana, Aaron Huisenfeldt, Metin Güngör, Pat Toohey, Andrea Jackson, Tiffany McClintock, Gregory Martin, Dave Marandola, Arlan Jewell, Elizabeth Spilker, Stephen Oyoung, Holly Hoffman, Rachel de Leon, George Ye, Martin Vidic, Steve Siu, Michelle Villalpando, Melody Au, Rachel Robles, Chris Robles, Marcel Marta, Raphi Kammer, Andrew Jones, Douglas F. Jones, Stephanie Langley, Sandra LaBlanc, Nathan Norris, Angela Storms, Iliana Garcia, Kathie Huisenfeldt, Ray ‘Bones’ Rodriguez, Gunnar Storms, Alvin L. Frast, Bob Siminsky, Vladimir Jelev, Victor Guillen, Alfredo Ortiz, Kelly Carlisle, Sean D’Alluria, Charlie Liang, Emiliano Quintero, Dustin Stevens, Dana Kislig, Johnny Krantz, Brandon Collins, Pin Pyujhand, Natasha, Raincloud, Immanuel Ramos, Oyuki Ramos, Jacqueline Sherbondy, Jasmine McAtee, D.M. Kislig, Edward Hanlon, Brett Anthony, Enrique Maya, Tracy Tse / Süre: 95 dakika
 


The Fists of Righteous Harmony adlı bu aksiyon filmi, gelişmiş dövüş teknikleri ve psişik yeteneklerini kullanarak suça karşı savaşan bir grup savaşçının hikayesini konu ediyor.

Yüzyıllık bir grup suç savaşçısı, maskeli motosiklete binen Ninja kanunsuzları olarak, günümüzün şehir içi sokaklarında devriye gezmektedir.

Ancak yozlaşmış polisler ve baş düşmanı Karanlık Keşiş tarafından avlanan Fists’in zayıfları korumaya adanmışlığı onların hayatlarına mal olabilir.

Tarikatının gözden düşmüş bir lideri olan Karanlık Keşiş, masumların hayatlarını mahvetmek için yeniden ortaya çıkar ve akabinde, psişik yetenekleriyle Fists’lerin suçla savaşmasını sağlayan Syko’dan başlayarak Fists’leri ortadan kaldırmak için suikastçı Franco Gungori ile bir anlaşma yapar.

Bu sırada Andrea ve Tiffany adlı kız kardeşler, babalarına suikast düzenleyen Franco Gungori ile bağlantılı olduklarından şüphelenerek Fists’leri durdurmaya yemin ederler.

Bu olaylar zincirinden sonra savaşçılar, dünyadaki dengeyi yeniden sağlamak için saklanmalı ve gizli bir Taocu dövüş sanatları tekniğini öğrenmeye çalışmalıdır.


Korkusuz

Yönetmen: Cory Edwards / Oyuncular: Gabrielle Union, Yara Shahidi, Miles Robbins, Dwyane Wade, Fat Joe, Cory Edwards, Miguel, Angie Martinez, Amari McCoy, Jadakiss, Leyon Azubuike, Alana J. Webster, John Paul Murphy, Vina Love, Taylore Rayne, Chris Bramante, Joaquin Dean / Süre: 91 dakika
 


Netflix’in Çocuk ve Aile Filmleri kuşağında yer alan Fe@rless (Super Awesome Mega Babies) adlı animasyon filminde; genç bir oyun tutkunu, en sevdiği video oyunu uzaydan gelen süper güçlere sahip üç bebeği arka bahçesine bırakınca tam zamanlı bebek bakıcılığına geçmek zorunda kalır.

Yanlışlıkla oyun karakterlerini arka bahçesine getiren bir portalı açana kadar koltuktan hiç kalkmayan genç bir oyuncuyu konu alan filmde, genç kahraman bu olay sonrasında, süper güçlü bebekleri, onları kovalayan süper kötü adamdan korumak zorunda kalır.

Harika bir görünüme ve çok eğlenceli süper kahraman/bilim kurgu aksiyon sekanslarına sahip bu filmin kitle imha bebekleri şirin tavırları ve tombul yanaklarıyla kesinlikle aklınızı çelecek türden.


Mürit

Yönetmen: Veronika Franz, Severin Fiala / Oyuncular: Riley Keough, Lola Reid, Jaeden Martell, Lia McHugh, Richard Armitage, Alicia Silverstone, Danny Keough, Wally / Süre: 108 dakika
 


Vizyon yolculuğuna kaldığı yerden devam eden The Lodge adlı filmde; genç bir kadın nişanlısının iki çocuğuyla uzakta bir kasabaya kar tatiline gider. Bu üçlünün arasındaki buzlar çözüldükçe, garip ve korkutucu olaylar meydana gelir.

Film, eski eşinden boşanmak, yeni eşiyle evlenmek üzere olan Richard ve onun iki çocuğuyla birlikte sükûnet vadeden tenha bir kasabada kış tatiline çıkan Grace’in, yakında üvey anneleri olacağı Mia ve Aidan ile samimi bir ilişki kurmaya çalıştığı sırada kaldıkları evde gerçekleşen ürkütücü olayları konu etmektedir.

Ich Seh, Ich Seh (Goodnight Mommy) ile yakın dönem korku sinemasının ilgi çeken yapımlarından birine imza atan sinemacılar Severin Fiala ve Veronika Franz’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmde ikinci evliliğini yapmak üzere olan Richard, çocukları ve gelecekte eşi olacak Grace ile birlikte kısa bir tatile çıkma kararı alır. Bu Grace’in çocuklarla kaynaşması için de bir fırsattır.

Grace, çocukların ondan hoşlanması için elinden gelen her şeyi yapar. Ancak çocukların tek isteği Grace’i göndermek ve babalarından ayrılmasını sağlamaktır.

Diğer taraftan Grace’in de problemli bir çocukluk geçmişi vardır. Çocuklar bu sırada onun bir katliamdan sağ çıkan tek kişi olduğunu öğrenir.

Üstelik gerçekleşen bu katliam bir tarikatın sorumluluğundadır. İntihar tarikatından kaçarak kurtulan tek kişi olmanın travmasıyla boğuşan Grace aynı zamanda çocuklarla anlaşmayı başarabilmek için tüm yolları deneyecektir.


Octonautlar ve Sac Actun Mağaraları

Yönetmen: Blair Simmons / Oyuncular: Teresa Gallagher, Simon Greenall, Keith Wickham, Rob Rackstraw, Michael Murphy, Jo Wyatt, Helen Walsh, Andres Williams, Paul Panting / Süre: 82 dakika
 


Yayın programında küçük çocukları unutmayan ve çocuklara yönelik eğitici yapımlara da yer veren Netflix, Kitaplardan Uyarlanan Filmler kuşağındaki Octonauts and the Caves of Sac Actun adlı animasyon ile çocukları su altı dünyasına doğru bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.

Filmde, küçük ahtapot dostlarının Karayip Denizi’ndeki evine dönmesine yardım etmek için bir su altı macerasına atılan Octonautlar’ın bir dizi zorlu mağarayı aşması gerekiyor.


Proje

Yönetmen: Henry Joost, Ariel Schulman / Oyuncular: Jamie Foxx, Joseph Gordon-Levitt, Dominique Fishback, Machine Gun Kelly, Rodrigo Santoro, Amy Landecker, Allen Maldonado, Kyanna Simone Simpson, Andrene Ward-Hammond, Courtney B. Vance, Casey Neistat, Jim Klock, Luke Hawx, Janet Nguyen / Süre: 111 dakika
 


Netflix’in Gişe Rekortmeni Bilim Kurgu ve Fantastik Filmler kuşağında gösterime giren Project Power adlı filmde; kullanıcılarına geçici süper güçler veren, tehlikeli, yeni bir hapın kaynağına ulaşmak isteyen eski bir asker, genç bir kız ve bir polisin yolları New Orleans’ta kesişir.

New Orleans sokaklarında, kullanan herkeste farklı süper güçleri ortaya çıkaran yeni bir gizemli hap hakkında söylentiler yayılmaya başlar.

Tek sorun, bu hapı alana kadar neler olacağını bilmemek; kimileri kurşun geçirmez bir cilde sahip olmak, görünmezlik, olağanüstü kuvvet gibi güçler elde ederken kimileri de bu hapa daha ölümcül bir reaksiyon gösterir.

Fakat bu hap şehirdeki suç oranını tehlikeli seviyelere çıkarınca yerel bir polis, güce karşı güçle savaşmaya karar vererek genç bir satıcıyla ve gizli bir intikam arzusundan güç alan eski bir askerle birlik olur.

Bu hapın yaratılmasından sorumlu olan grubun izini bulmak ve onları durdurmak için hapı alma riskine girerler.


Yozgat Blues

Yönetmen: Mahmut Fazıl Coşkun / Oyuncular: Ercan Kesal, Ayça Damgacı, Tansu Biçer, Nadir Sarıbacak, Kevork Malikyan / Süre: 93 dakika
 


Yalın ve samimi hikâye anlatımıyla Türk sinemasının unutulmayacak yönetmenlerinden olma yolunda emin adımlarla yürüyen Mahmut Fazıl Coşkun’un ilk defa 32’nci İstanbul Film Festivali’nde seyirci karşısına çıkan ikinci filmi Yozgat Blues, Beyoğlu Sineması’nın Başka Sinema iş birliğiyle gerçekleştirdiği Şehre Dönüş programıyla bu hafta yeniden vizyonda.

Ercan Kesal, Ayça Damgacı, Tansu Biçer, Nadir Sarıbacak, Kevork Malikyan gibi başarılı oyuncuların bir araya geldiği ve Mahmut Fazıl Coşkun’un kendi tabiriyle bir melankolik komedi olarak tanımladığı film, taşrada hayatlarını sürdüren karakterlerin yaşadığı değişimi ve buna bağlı duygusal kırılmaları anlatıyor.

Yozgat, Yavuz ve Neşe’nin hikayesinin başladığı ya da bittiği yerdir…

Aldıkları bir iş teklifi sonrasında Yozgat’a taşınan müzik öğretmeni ve şarkıcı Yavuz ve öğrencisi Neşe hayatlarının önemli bir dönüm noktasına adım atmak üzeredir.

İcra ettikleri müzik türüyle bu yeni şehirde kimsenin ilgisini çekemeyen ikilinin çabalarına, buraya taşındıkları ilk günlerde tanıştıkları Sabri’nin yardımları da eklenir ancak sonuç yine olumsuzdur. Bu olumsuz sonuç beklenmedik gelişmeleri de beraberinde getirir.

Filmde, Yavuz bir yandan belediyenin açtığı müzik kursunda eğitmenlik yapmakta, bir yandan da alışveriş merkezlerinde Fransızca şarkı söylemektedir.

Kariyerinde gün be gün düşüş yaşayan Yavuz, Yozgat’ta açılan bir gazinodan iş teklifi alınca hiç düşünmeden oraya gitmeye karar verir.

İstanbul’da yaşadığı hayattan memnun olmayan kurstan öğrencisi Neşe de hayata bir yerden tutunabilmek adına ona vokalistlik yapmayı teklif eder. Böylece İstanbul’dan Yozgat’a uzanan bir hayat yolculuğu başlar.

61’inci San Sebastian Film Festivali’nde de yarışan ve 17’nci Sarajevo Film Festivali’nde Cinelink Eurimages Ödülü’ne layık görülen film, 29’uncu Warsaw Film Festivali’nde “FIPRESCI En İyi Film Ödülü”ne sahip oldu.

20’nci Altın Koza Film Festivali’nde “Film-Yön En İyi Film”, “En İyi Film”, “En İyi Senaryo”, “En İyi Erkek Oyuncu” ve “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödüllerini kazandı.

4’üncü Malatya Uluslararası Film Festivali’nde de “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen” ve “SİYAD Özel” ödüllerinin sahibi oldu.


Flashback

Vakti zamanında kimi sinemalarda kimi de televizyon ekranlarında seyirciyle buluşan ama şimdi hem çevrimiçi platformlarda hem de televizyon kanallarında bu hafta yeniden gösterime girecek olan 2020 öncesinde çekilmiş diğer filmler şöyle.

Netflix

  • Good Kisser (2019)
  • Johnny English (2003)
  • Nijeryalı Prens (Nigerian Prince, 2018)
  • Sarhoş Ebeveynler (Drunk Parents, 2017)
  • Sefiller (Les Misérables, 2012)
  • Yedinci Oğul (Seventh Son, 2014)

TRT 2

  • Bal Ülkesi (Honeyland, 2019)
  • Çınar (2017)
  • Dogman (2018)
  • Donmuş Irmak (Frozen River, 2008)
  • Evim Güzel Evim (Un Village Presque Parfait / Home Sweet Home, 2014)
  • Paramparça (Aloft, 2014)
  • Sahaf (The Bookshop, 2017)

Türk Telekom’un Dijital Televizyon Platformu Tivibu

  • Kalbini Dinle (August Rush, 2007)
  • Rampage: Büyük Yıkım (Rampage, 2018)
  • Tehlikeli İşler

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU