Tanrı’nın adalet, eşitlik anlayışına en uygun sistem kapitalizm!

Lütfü Oflaz Independent Türkçe için yazdı

Delikanlı çağımda başlayan yazarlık yaşamım boyunca en çok kullandığım kelimelerden birisi adalettir.

Diğeri eşitliktir.

Bu kelimeleri sadece yazıp durmadım.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bir aktivist olarak da meydanlarda haykırdım.

Bu kelimeleri oluşturan ruhun savunuculuğunu yaptım.

Adalet, eşitlik konusunda en çok da kapitalistlerle tartıştım.

Ülkemizin büyük kapitalistleriyle çok okunan yayın organlarında yazarlık yaptığım zamanlarda tanıştım.

Yazdığım yayın organlarında onları öylesine sıkı eleştiriyor, onları öylesine adaletten, eşitlikten, merhametten yoksun olmakla suçluyordum ki, onlarda “Kim bu haddini bilmez genç yazar” diye merak uyandırmıştım.

Sinir katsayılarını tavana vurdurduğum, tansiyonlarına zirve yaptırdığım bu yazılarım üzerine beni telefonla ararlardı.

Aramızda ateş katsayısı yüksek alevli tartışmalar yaşanırdı.

Sonra bu telefon konuşmalarının yerini adalet, eşitlik gibi konuları konuşmak üzere baş başa buluşmalar aldı.

Onlarla aramda yazar-okur ilişkisinin ötesinde bir sohbet arkadaşlığı başladı.

Yaptığımız bu sohbetlerde kıran kırana tartışmalar yaşanırdı.

Bir gün Koç Holding’in kurucusu Vehbi Koç ile sohbet ederken bana, “Doğaya baksana; sen doğada adalet görüyor musun? Büyük balık küçük balığı yutuyor. Güçlü güçsüzü yeniyor. Doğayı yaratanın kanunu bu; Tanrı’nın adaleti bu. Sen büyük balık küçük balığı yutmasın diyerek Yaratan’ın kanununa karşı geliyorsun. Sen güçlü güçsüzü yenmesin derken Tanrı’nın adaletine karşı çıkıyorsun. Sen Tanrı’nın adaletine uymayan bir adalet istiyorsun” demişti.

Bir başka gün Sabancı Holding’in patronu Sakıp Sabancı’yla sohbet ederken bana, ”Sen eşitlik diyorsun ama, mesela geri zekalı doğan ile ileri zekalı doğanı nasıl eşitleyebilirsin? Sakat doğan ile sağlam doğanı nasıl eşitleyeceksin? Allah eşitlikçi değil ki biz insanlar eşitlikçi olalım. Allah’ın eşit yaratmadığı insanlar arasında eşitlik sağlanamaz” demişti.

Adalet, eşitlik konusunu konuştuğum bütün kapitalistler bunlara benzer şeyler savunuyorlardı.

“İnsanlar doğarken eşit doğmuyor. Kimileri sağlıklı, güzel, akıllı, yetenekli, zengin olarak doğuyor. Kimileri ise sağlıksız, çirkin, akılsız, yeteneksiz, yoksul olarak doğuyor. Bunu görmüyor musun” diye soruyorlardı.

“Tanrı kimi insanlara daha doğarken her şey veriyor. Kimi insanlar daha doğarken her şeye sahip oluyor. Tanrı kimi insanlara ise daha doğarken hiçbir şey vermiyor. Onları her şeyden yoksun bırakıyor. Sen hangi eşitlikten bahsediyorsun” diye soruyorlardı.

“Doğuştan her şeye sahip olanlarla, doğuştan hiçbir şeye sahip olmayanlar hayat yarışında yarıştırılıyor. İki kolu iki bacağı olmadan doğanlarla, bütün organları sağlıklı olarak doğanlar hayat yarışında yarışmaya mecbur bırakılıyor. Sen hangi eşitlikten söz ediyorsun” diye soruyorlardı.

Ben “Doğuşta eşitlik olmasa da yaşamda eşitlik sağlanamaz mı” dediğimde, “Sağlanamaz. Hadi diyelim ki komünizm sistemiyle zenginle fakir arasındaki sınıf farklılığını ortadan kaldırıp eşitliği sağladın. Peki beyinsel ve bedensel olarak sakat doğan ile beyinsel ve bedensel olarak sağlam doğan arasındaki eşitsizliği nasıl ortadan kaldırıp onları eşit hale getireceksin” diye soruyorlardı.

Kapitalistler benim savunduğum anlamda bir eşitlik, adalet anlayışının hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini söylüyorlardı.

Ayrıca zengin ile yoksul arasındaki sınıf farklılığını ortadan kaldırarak insanları eşitlemeyi hedefleyen komünist sistemin ancak seksen yıl yaşayabildiğini de hatırlatıyorlardı.

Oysa kapitalizm yüzyıllardır yaşamaktaydı.

Bunun nedeni neydi?

Çünkü onlara göre kapitalizm doğaya, doğayı yaratan Tanrı’ya en uygun sistemdi.

Nasıl ki büyük balığın küçük balığı yutması doğanın kanunuysa, insanlar arasında da doğanın bu kanunu geçerliydi.

Nasıl ki doğadaki canlılar arasında güçlü güçsüzden üstünse, insanlar arasında da güçlülerin üste çıkması güçsüzlerin altta kalması gayet tabiiydi.

Eğer benim dediğim gibi kapitalizm eşitsizlik demekse, kapitalistlere göre bu doğayı yaratan Tanrı’nın uygun gördüğü bir eşitsizlikti.

Eğer benim dediğim gibi kapitalizm adaletsizlik demekse, kapitalistlere göre bu doğayı yaratan Tanrı’nın uygun gördüğü bir adaletsizlikti.

Eğer benim dediğim gibi kapitalizm merhametsizlik demekse, kapitalistlere göre bu doğayı yaratan Tanrı’nın uygun gördüğü bir merhametsizlikti.

Kapitalistler “Doğaya uygun olmayan eşitlik, adalet anlayışını savunanlar, aslında doğayı yaratan Tanrı’ya isyan ediyorlar” diyorlardı.

Kapitalistler “Tanrı’nın uygun görmediği bir adalet, eşitlik anlayışını bizden istiyorsun. Senin istediğin gibi bir adalet, eşitlik anlayışı Tanrı da var mı ki biz insanlar da olsun” diyerek bana itiraz ediyorlardı.

Sonuçta kapitalistlere göre, kapitalizm doğayı yaratan Tanrıya en uygun sistemdi!

Paranın tanrılarına göre, kapitalizm Tanrısal sistemdi!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU