Kazimi: Karar, istikrar ve yatırım

Irak’ın kararını geri kazanma savaşında başarılı olmaya, yatırım kapısını açmak ve refah hayalini kaldığı yerden sürdürmek için istikrara gereksinimi vardır

Fotoğraf: Mustafa el-Kazımi'nin ofisi

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi öncüllerinin tekrarından ibaret olamaz. Zira sonuçlar onu öncüllerinin deneyimlerini tekrarlamamaya teşvik ediyor.

O da zaten onlarla aynı ekolden değil. Omuzlarında partisel ağırlıklar veya ülkenin yönetilme şekli ya da bölgesel konumuna yönelik eski okumaları taşımıyor.

Elde edilen bilgileri değerlendirmek ve satır aralarını okumakla geçirdiği yıllar, Irak’ta koşulların daha fazla karışıklık, israf, zarar ve yolsuzluğu kaldıramayacağına onu ikna etmiş bulunuyor.

Ülkenin kurtulmak için bu adlandırmayı hak eden bir devletin himayesinde olması gerektiğini kesin bir şekilde biliyor.

Zira ulusal sabitleri koruyan, kurumlarıyla toprağın saygınlığını savunan, vatandaşının saygınlığını gözeten bir devletin gölgesinde ancak ülke ve sınırlar güvence altındadır.

Tek başına devlet, Iraklıların ticaret yapmak, etkileşimde bulunmak ve ortaklıklar kurmak için bölgeye ve dünyaya açılması için güvenli bir köprü oluşturmaktadır.

Ciddi devlet tek başına, yatırımcıları ülkeye gelmeye razı edebilir. Büyükelçileri, ülkeler arasındaki ilişkilerin sınırlarına bağlı kalmaya ikna edebilir. Irak’ın vesayetlere değil ortaklıklara ihtiyacı vardır.

7 Mayıs’ta göreve gelmesinden itibaren Kazimi, devlet ve kendisini arama savaşı tartışmasını başlattı. Irak’ın iç işlerine müdahale edilmemesi türünden ifadeler yeniden ön plana çıktı.

Bu ifade dün, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in ziyareti vesilesiyle bir kez daha dillendirildi.

Kazimi’nin Irak’ı her daim fırtınalar içinde bir yaşamdan, bekleme ve patlama hesapları arasında zor aylar yaşayan İran-ABD çatışma hattında gergin bir konaklamadan kurtarmayı umut ettiği aşikardır.

Kazimi, İran’a komşu olarak düşman bir proje benimsemiyor; çünkü bu tür bir proje sorunu çözmeyecektir. Bu arzu edilmemektedir ve mümkün de değildir.

Aksine kendisi, İran, Türkiye ve diğer komşu ülkelerle ilişkilerinde Irak’ın konumunu güçlendirebilecek bir yeniden dengeleme projesini benimsemektedir.

Irak’ın Körfez ve Arap derinliği ile ilişkilerini düzeltmesi, Irak-İran-Türkiye üçgeninde Irak’ın doğal konumuna geri dönme gücünü yeniden kazanması için çok önemlidir.

Bu tür bir yönelim doğal olarak anlayış ve destek görüyor; çünkü Irak’ın kendi kararlarını alma kabiliyeti ve istikrarını geri kazanması, Körfez, Arap hatta küresel bir gereksinimdir.

 

Kazimi kaderin kendisini -imkansız demeyelim de- son derece zor bir misyon ile görevlendirdiğini biliyor. Başbakanlığa patlak vermiş koşullar altında geldi.

Bu bağlamda Irak’ta yılın, Kudüs Tugayı lideri Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta bir ABD roketi ile öldürülmesi ile başladığını hatırlatmak yeterlidir.

Süleymani’yi kişisel olarak cezalandırma kararı tek başına, Washington ve Tahran arasında daha keskin bir sayfa açma anlamı taşıyordu.

Dolayısıyla Süleymani’nin öldürülmesinden sonra Irak Parlamentosu'nun hükümetten Uluslararası Koalisyonun Irak topraklarındaki varlığını sona erdirmesini talep etmesi, milis grupların roketlerinin ABD askerlerinin kaldığı bir üssü hedef alması şaşırtıcı değildi.

Yine bu kritik dönem, Başkan Donald Trump yönetiminin benimsediği “maksimum baskı” politikasının İran ekonomisine ve Tahran’ın bölgesel projesini finanse etme kapasitesine önemli zararlar verdiğini ortaya çıkardı. Keza bu aşamada İran’ın ne kadar zor bir pozisyonda olduğunu da.

İran’ın Suriye’deki mevzilerine yönelik İsrail hava saldırılarının ardı arkası kesilmiyor. Hatta neredeyse taksitle yürütülen bir savaşa dönüştü.

Buna karşılık, Tahran şimdiye kadar bu saldırılara caydırıcı bir yanıt veremedi. Rusya’nın Suriye topraklarındaki varlığı İsrail’in saldırılarına karşılık olarak Lübnan cephesinin kullanılmasının önünde bir engel olabilir; ama belki de asıl engel, Trump ile geniş çaplı bir yüzleşmeye girme korkusudur.

Her zaman kendisini hedef alacak herkesin sarsıcı tepkilere hazırlıklı olması gerektiğini ima eden İran’ın imajının önemli bir zarar gördüğü bir sır değil.

Bu yüzden İran yüksek seviyeli bir gerginlik içinde yaşıyor. Dışarıda karşı karşıya olduğu çatışmalar açık. Bunların sonuçlanması için ABD başkanlık seçimlerinin sonuçlarını beklemek gerekiyor.

İşsizlik oranlarının yükselmesi, ulusal para biriminin değer kaybetmesi, yoksulluk sınırı altında yaşayanların sayısının artması nedeniyle gerilimin yüksek olduğu içeride ise rejim, baskı, kanlı müdahale ve aşırı sertlik dışında bir çözüm bulamadığı protesto gösterilerinin yenilenmesinden endişeleniyor.

İran dosyasının zorluklarına ve Tahran ile Washington arasındaki açık çatışmalara paralel olarak, Kazimi oldukça kötü bir iç durum da miras aldı.

Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesini takip eden dönemde kurulan hükümetlerin en ayırt edici özelliğinin açık ve net bir başarısızlık olduğunu söylersek mübalağa etmiş olmayız.

Bu hükümetler, Irak’ın karar mekanizması içinde ve bileşenleri arasında normal ilişkileri düzeltmekte başarısız oldu. Silahlı gruplar ile milis güçlerin devletin saygınlığını zedelemesini engellemekte başarısız oldu.

Seçim uygulamalarını mezhepçiliğin cazibesinden, Irak hatta belki de küresel düzeyde benzeri görülmemiş yolsuzlukla elde edilen paranın kontrolünden korumakta başarısız oldu.

İnsanlar, bölünmüş karar mekanizmasından ve zorlu yaşam koşullarından bıktığında ise ölüm makinesi, Irak’ın egemenliğinin, özgürlüğünün, istikrarının ve ekmeğinin serbest bırakılmasına yönelik her  çağrıyı reddettiğini deklare eder gibi aktivistleri hedef almaktan çekinmedi.

Aslında Kazimi’nin istedikleri, Irak’ın daha fazla mahrum bırakılamayacağı doğal haklarıdır.

Küresel veya bölgesel vesayetler olmadan yaşamayı talep ettiğinde Irak, küstah mı oluyor?

Komşu güçlerden kendi sınırları içinde kalmalarını, kırıp dökme yöntemiyle topraklarına müdahale etmemelerini talep ettiğinde düşmanca mı hareket etmiş sayılıyor?

Kendisine Irak sahası değil de egemen bir Irak devleti sıfatı ile muamele edilmesini talep ettiğinde, bölgesel veya küresel patlayıcı mesajların posta kutusu olmadığını dile getirdiğinde sinir bozucu mu oluyor?

Irak’ın kararını geri kazanma savaşında başarılı olmaya, yatırım kapısını açmak ve refah hayalini kaldığı yerden sürdürmek için istikrara gereksinimi vardır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU