Heykeller şeref nişanesidir: Colston gibi Rhodes ve Cromwell de gitmeli

Londra'da muhtemelen hiçbir zaman halka açık bir Margaret Thatcher heykeli bulunmayacak olmasının iyi bir gerekçesi var ve bu sebep Bristollü köle tacirinin heykelinin neden sudan çıkarılıp kendine daha yaraşır bir yuva bulması gerektiğini de açıklıyor

Göstericiler 7 Haziran'da Edward Colston'a ait heykeli söküp denize atmıştı (AP)

Her şey göz önüne alındığında Bristol'deki Edward Colston heykelinin nasıl olup da bunca zaman hayatta kalabildiğine epey şaşırdım. Ne de olsa şöhreti anıtından uzun süre önce bir kenara atılmıştı.

Sonraları hayır işlerinde kullandığı o muazzam servetini zamanında köle ticaretiyle elde etmişti. Öyle ki Atlantik'in bir ucundan bir ucuna taşıyarak üzerlerinden kâr elde ettiği binlerce Afrikalı kölenin -yani kendisi gibi insanların- ölümünden sorumluydu.

O gemilerin taşıdığı yükün çok ağırlaşması ya da içlerindeki yiyeceklerin tükenmesi halinde kadınlar ve çocuklar denize atılıyordu. Şimdi de Bristollü put kırıcılar Colston'ı suya fırlattı.

Colston döneminin ahlaki pusulası elbette bugün kabul edilemez ama William Wilberforce gibi çağdaşları kötülüğü görür görmez tanımıştı: Zira kimse Colston'ı sefalet üzerinden para kazanmaya zorlamamıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Onun 2020'de süregelen sefalete yol açmasına dair ortada hiçbir neden yok. Bir heykel insanları kendisine saldırtacak kadar yaralı hissettiriyorsa, kimileri kolektif hafızamıza hizmet ettiğini düşünse bile artık o heykeli olduğu yerde tutmanın pek anlamı kalmamış demektir. Öyle sanıyorum ki önünden geçenlerin çoğunun bu kişinin kim olduğundan haberi bile yoktu. İnsanlar heykelin dikili durduğu tüm o süreden ziyade, yıkılmasıyla birlikte Colston'ın mirasına dair daha fazla şey öğrenmiş olabilir.

Aynısı Virginia eyaletinin Charlottesville şehrinde göze çarpan bir yerde duran Amerikalı General Robert E. Lee'nin heykeli için de geçerliydi. Lee'nin Amerikan İç Savaşı'nda oynadığı rolün neden olduğu hissiyatın şiddetine binaen bu heykelin yerinin değiştirilmesi gerekti. ABD'de Konfederasyon'un savaşı kaybetmesinden çok sonra Derin Güney'e yayılmış böyle bir sürü heykel var. Aslına bakılırsa bunların büyük çoğunluğu, beyaz tenli olmayan insanların kazandığı vatandaşlık haklarının daha sonra uzun vadede ve kademeli biçimde ellerinden alınmasının bir parçasını teşkil ediyor.

Lee heykeli, generalin yaşadığı döneme çağdaş bir iç savaş eseri değil; kendince KKK meşale alayı kadar korkutucu ve rezil bir şekilde, kuvvetli bir uyarı olsun diye tasarlanmış çok daha sonralarının baskı sembolüdür. Beyaz tenli olmayan insanlar bu heykeli ve beyaz üstünlükçülükle ırk ayrımı dönemine dair diğer pek çok romantikleştirme ürününü son derece saldırgan ve acı verici buldu. Bu insanların duyguları önemlidir.

Lee'nin heykelinin kaldırılmasına dair 2017'deki gösteriler ve karşı eylemler bir kişinin ölmesine ve 19 kişinin yaralanmasına yol açarken, Donald Trump'ın "her iki tarafta da çok iyi insanlar olduğu" şeklindeki muhakemeden yoksun yorumlarını da beraberinde getirdi.

Heykellerle ilgili esas mesele bu eserlerin genelde ortak rızaya dayalı bir şeref nişanesi olmalarıdır; şiddete yönelik bir tahrik, hakaret ya da odak noktası olmaları değil. İşte bu yüzden Londra'da muhtemelen hiçbir zaman halka açık bir Margaret Thatcher heykeli bulunmayacak ve Westminster Belediye Meclisi'nin yakın zamanda bu fikri reddetme nedeni de burada yatıyor. Eski başbakan 2013'te öldüğünde hakkında en çok sarf edilen edebi kelam "bölücü" ifadesi olmuştu. Şüphesiz cenazesinin yakılmasının bir nedeni de kelimenin tam anlamıyla kimsenin Thatcher'ın mezarı üzerinde dans etmesine imkan tanımamaktı.

Bağdat Firdevs Meydanı'ndaki o saçma Saddam Hüseyin heykelinin herkesin çok iyi bildiği gibi 2003'te özgür Iraklılarca yıkılıp kafasının koparılmasının ve ayakkabı saldırısına uğramasının da nedeni buydu. IRA'nın Londra Trafalgar Meydanı'ndaki sütunun bir kopyası olan, Dublin'deki Nelson Sütunu'nu zaman ayırıp en nihayetinde 1966'da havaya uçurmasının ardında da bu sebep yatıyordu. İnsanların nefret ettikleri kişilerin heykellerinden de nefret etmesi anlaşılır bir durum ve kamu sanatlarını hizmete sokarken ya da onları korurken bu hususu göz önünde tutmak en iyisi.
 


Bununla beraber hazır yeni Britanya parkındaki sergilerden biri ahlaki açıdan sorunlu geçmişimizin önemli ve bir o kadar tartışmalı isimlerine adanmışken, Colston'ın sulu mezarından çıkarılarak yakın zamanda kan kırmızısına boyanan paltosuyla beraber kendisine yeni bir yuva bulmasını desteklerdim. Eski Sovyet ülkelerinin bazılarında bu yöndeki benzer uygulamalar büyük başarılar getirdi. Böyle bir yol, sıradan vatandaşların acısının ve ızdırabının her gün anımsanmasının gerekmediği kolektif tarih hafızasına da imkan tanır. En iyi örneği de sanırım Budapeşte Memento Parkı.

Şayet böyle bir alan oluşturacaksak parlamento dışında bulunan İrlanda kasabı ve İngiltere diktatörü Oliver Cromwell'e ait heykel de kıymetli başka bir ilave olurdu. Böyle bir alan, şu an Oxford Oriel Koleji'nin önüne tünemiş halde bulunan (ve orada şimdilerde muhtemelen daha fazla tehlikeli bir şekilde duran) gaddar sömürgeci Cecil Rhodes'un da doğal yuvası olurdu. Bu heykel de orijinal bir süsleme değil ve 1909'da kabarık bir çek karşılığı çat diye oraya oturtuldu. Elbette Rhodes'un geçmişine dönüp bakan yeni nesil öğrenciler içler acısı bir manzarayla karşılaşacak. Dolayısıyla Afrika'da Cape Town'dan Kahire'ye Britanya hakimiyeti hayali kuran o adamın dev heykelinin ("the colossus of Africa" ifadesiyle, Rhodes'un Kahire'yle Cape Town'u demiryolu hattıyla bağlama tasarısını tasvir eden ve Rhodes'u Afrika'nın bir ucundan diğer ucuna ayakta dururken gösteren meşhur karikatür hatırlatılıyor -ed.n.) de emekliye ayrılma vakti geldi.

 

 

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Yılmaz

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU