Gaziantep'te; Türkiyeli, Suriyeli ve Afganistanlı kadınlar birlikte üretiyor: Dayanışma yaralarımı sardı

BM Kadın Birimi tarafından yönetilen SADA Merkezi'nden bir araya gelen kadınlar, dayanışma ile yeni hayatlar kurduklarını ifade etti

Kolaj: Independent Türkçe

Gaziantep’teki bir atölyede Türk, Arap ve Afgan onlarca kadın her sabah diri umutlarla bir araya gelip üretmi yapıyor.

Burası sıradan bir atölye değil. 

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Sığınmacılar ve Göçmenlerler Dayanışma Derneği (SGDD) ortaklığında, BM Kadın Birimi (UN Women) tarafından yönetiliyor.

Avrupa Birliği ve Japonya Hükümeti tarafından finanse ediliyor. Merkezin adı SADA

Farklı ülkelerden gelen bu kooperatifin her bir üyesinin bambaşka hikayesi var. 
 

Selma Fakı En sağda - Photo- Sada Womens Coop.png
Fotoğraf: SADA Womens Coop


Onlarca kadının hayatına dokunan bu merkez, Gaziantep’te yaşayan Selma Fakı ve Suriyeli sığınmacı Safiye Mustafa’nın da yaşamını değiştirdi.

Bu isimler, SADA Kadın Kooperatifi'nin birer üyesi ve kooperatifte birlikte öğrendiklerini, birlikte ürettiklerini ve birbirlerini iyileştirdiklerini anlattı.

Kadın dayanışması sayesinde güçlendiklerini söyleyen SADA kadınları, şimdiyse el emeği ürünlerini gitmedikleri yerlere göndermek, hiç duymadıkları yerlere ulaştırmak istiyor.
 

Ready to the first sale - Photo-Sada Womens Coop..jpg
Fotoğraf: SADA Kadın Kooperatifi


34 yaşında ailesiyle yaşayan Gaziantepli Selma Fakı, SADA Merkezi'ne gelmeden önce Suriyelilere karşı önyargılı olduğunu söyledi.

"Suriyelilerin, Türkiye’nin omzunda yük olduklarını düşünüyordum. Onların da bize karşı önyargıları vardı” diyen Fakı, Kursların ilk haftalarında Suriyeli kadınlar, ‘kadın başıma nasıl özgürce dolaşabildiğimi’ sorguluyordu. Ben onların nasıl düşündüklerini, algılarını anlamaya çalışıyordum. Ama sonuç olarak bir yolunu bulduk. Çok yakın arkadaşlıklar kurduk ve aramızda bir dayanışma yarattık" ifadelerini kullandı.

 

Selma Fakı.jpg
Selma Fakı / Fotoğraf: Independent Türkçe


Fakı, Suriyeli ve Afgan arkadaşlarıyla birlikte 2019 Mart ayında hayata geçirdikleri SADA Kadın Kooperatifi’nin hikayesini şu sözlerle anlattı:

Kooperatifi hep birlikte demokratik bir şekilde yönetiyoruz. Yöneticimiz yok; hepimiz yöneticiyiz. Halihazırda ayakkabı, çanta, catering ve ev tekstili üretimi yapıyoruz. Bilgisayar kılıfı, bez çanta, makyaj çantası ve deri çanta gibi ürünler üretiyoruz. Çanta, masa örütüsü, eşarp ve ev tekstili ürünlerinde ayrıca geleneksel Türk ve Suriye kumaşları kullanıyoruz. Kaliteli ürünler üretebilmek için sürekli kendimizi geliştiriyor ve büyük çaba sarf ediyoruz. Şimdiyse Kooperatife ivme kazandırmak ve işimizden gelir elde etmek istiyoruz.

 

Women at kitchen atelier - Credit Tayfun Dalkılıç UN Women.jpg
Fotoğraf: Tayfun Dalkılıç/UN Women


“Zaman kuş gibi uçup giderdi, şimdi bir kaplumbağa gibi yavaş”

Kooperatifin kurulmasından üç ay sonra Paris Barış Forumu’na başvurduklarını söyleyen Fakı, "İki arkadaşımız Paris’e giderek kooperatifi tanıttı. Sonrasında ise en iyi projeler arasına seçilerek ilk 10’a girdik. Her zaman başaracağımıza inandık ve güvendik. Halihazırda yerel ölçekte tanınıyoruz ve çeşitli müşterilerden siparişler alıyoruz. Ama amacımız uluslararası ölçekte de tanınmak" dedi.
 

"Siparişlere yetişmeye çalışırken zaman hızla akıp geçerdi. Şarkı söyleyerek, dans ederek birlikte öğreniyor ve üretiyorduk" diyen Fakı, sözlerini şöyle sürdürdü:

SADA bize bir meslek ve gelir imkanının yanında arkadaşlık da sundu. Birbirimizi Türk, Suriyeli, Afgan diye kategorize etmedik. Farklı dillerimiz, ülkelerimiz, inançlarımız ve kültürlerimiz olsa dahi bizler ilk önce arkadaşız. Şimdilerde Kovid-19 salgını nedeniyle evlerimizde oturuyoruz ve zaman adeta bir kaplumbağa kadar yavaş. Bu zamanı kooperatif için en verimli şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Instagram hesabımızı yönetiyor ve online alışveriş sitemiz üzerinde çalışıyoruz. Sohbet gruplarımız aracılığıyla birbirimize göz kulak oluyoruz.

 Karantina sürecinde Suriyeli arkadaşlarının gönderdiği ses kayıtlarıyla kendisini yalnız hissetmediğini belirten Fakı, “Birlikte çok daha güçlüyüz" diyor.
 

Women are at Gastrofest - Credit Tayfun Yılmaz UN Women.JPG
Fotoğraf: Tayfun Dalkılıç/UN Women


Suriyeli sığınmacı Safiye Mustafa: Dayanışma yaralarımı sardı

Kooperatifin üyelerinden biri de 4 çocuğu ve 3 torunuyla birlikte Gaziantep'te yaşayan 55 yaşındaki Suriyeli Safiye Mustafa.

Suriye’de eşinin kendisi için açtığı bir ayakkabı atölyesi olduğunu söyleyen Mustafa, “Çalışmama izin veren bir eşim olduğu için şanslıydım. Yaşadığım yerdeki pek çok insandan daha açık görüşlü bir insandım. Ekonomik güçlük çeken kadınları gelip benimle çalışmaları için destekliyordum. Zaman içinde kadınların her biri ayakkabı ustası oldular. Şimdi kim bilir ne yapıyorlar. Yaşıyorlar mı? Suriye’de mi yoksa başka bir yerdeler mi, bilmiyorum… Bu, çok üzücü" dedi.
 

safiye mustafa.jpg
Safiye Mustafa / Fotoğraf: Tayfun Dalkılıç/UN Women​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​


Safiye Mustafa için Suriye iç savaşıyla başlayan zorluklar, Gaziantep’e geldiğinde de sürdü. Türkiye’de eşinin ailesini terk ettiğini anlatan Mustafa, "Tek başıma ayaklarımın üzerinde durmak ve çocuklarıma bakmak benim için zor bir deneyim oldu" şeklinde konuştu:

Mustafa, SADA ile tanışma hikayesini şöyle anlattı:

Psikolojik olarak çok yorucuydu. Bir gün SADA Kadın Gelişim ve Dayanışma Merkezi diye bir yer olduğunu ve genç kadınlara bilgisayar eğitimi verdiklerini duydum. Kızımı kursa yazdırmak için birlikte SADA Merkezi'ne gittik. Gittiğimde gördüm ki Türk ve mülteci her yaştan pek çok kadın var. Suriye’de ayakkabıcılık yaptığımı öğrenen çalışanlar SADA Merkezi'ndeki ayakkabıcılık ve çantacılık atölyelerine katılabileceğimi söylediler. Ben de katıldım.

"Savaş, çok korkunç bir şey” diyor Mustafa ve ekliyor: “Beş dakika sonra hayatta olacak mısın bilemiyorsun. Sevdiğin bir insanı ne zaman kaybedeceğini bilmiyorsun. SADA benim yaralarımı sardı."

“Savaşın kötülüklerinden sağ çıkmış kadınlarız; SADA kanatlandırdı, kooperatif uçurdu" 

Mustafa, SADA’daki kadınlar olarak birbirlerine kalplerini ve zihinlerini açtıklarını anlatıyor. SADA’dan önce bir hayatının olmadığını söyleyen Mustafa hissettiklerini “Şimdiyse bize birlikte üretmek için güvenli bir alan yaratan bir kooperatifin üyesiyim. SADA Merkezi beni kanatlandırdı, Kooperatif ise uçurdu" sözleriyle anlatıyor.
 

_F7A8268_DxO.jpg
Fotoğraf: Tayfun Dalkılıç/UN Women​​​​​​​


Savaşın içinden sağ çıkan kadınlar olduklarını hatırlatan Mustafa, potansiyellerine inanıyor. Yaşadıkları acı deneyimlerin kendilerini daha da dirençli bir hale getirdiğini anlatıyor.

“Dayanışma içerisinde Kooperatifi kurduk ve birbirimizi güçlendirdik. Şimdiyse hikayelerimizi ürettiğimiz ürünler ile birlikte müşteriyle paylaşıyoruz” diyor.

“Evde güvenli bir şekilde oturuyoruz, dışarıdan bomba sesleri gelmiyor" 

"Savaşın en talihsiz ve korkunç yüzünü görmüş birisi olarak, Kovid-19 salgını ile baş etmek benim için çok daha kolay" diyen Mustafa, sözlerini şöyle sürdürdü:

Evde güvenli bir şekilde oturuyoruz. Dışarıdan bomba sesleri gelmiyor, kimse elektriğimizi ya da suyumuzu kesmiyor, kimse çocuklarımızı kaçırmıyor ya da sevdiklerimizi öldürmüyor. Ekonomik etkilerine rağmen Kovid-19 salgınının yakın zamanda biteceğine, evlerimizden daha da güçlenmiş kadınlar olarak çıkacağımıza şüphem yok.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU