Tecrit altındaki Ortadoğu genelinde aile içi şiddet dalgası yayılıyor

Pandemi öncesinde Dünya Bankası, bu yıl Lübnan halkının yüzde 40'ının yoksulluk sınırının altına düşeceği tahmininde bulunmuştu. Şimdiyse nüfusun yarısından fazlası bu akıbetle karşı karşıya

ABAAD adlı kuruluş, Lübnan'da aile içi şiddete dikkati çekmek için halktan balkonlara çıkıp yardım hattı numaralarını paylaşmasını istedi (AFP)

Arka planda kişisel, finansal ve küresel bunca belirsizlik yaşanırken içeri tıkılmak acımasız bir psikolojik maraton gibi geliyor. Yoksulluk sınırının altında bulunan ya da bu noktaya kaymakta olan küçücük evde bir istismarcıyla birlikte hapsolduğunuzu gözünüzün önüne getirin bir de. Öyle bir ev ki başınızın üstünde çatı, sofranızda yiyecek bulundurmakta zorlanıyorsunuz. Sizi istismar eden kişi de bu konuda hırsını sizden çıkarıyor.

Herkesin kendini evde kim varsa onunla tecrit altına almak zorunda kalmasıyla birlikte, dünyanın dört bir yanındaki hükümetler ve insan hakları grupları aile içi şiddette son derece kaygı verici bir artış kaydetti. Ortadoğu da istisna değil. Ama buradaki birçok insan hakları grubu suistimalin, daha virüs gelmeden bölgeyi kasıp kavurmakta olan mali ve siyasi krizlerle birleşerek halkın üzerinde fazladan baskı oluşturabileceğini söylüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Koronavirüs tecritlerinin çoğu, Birleşik Krallık'takinden bile sıkı: Dışarıda egzersize dahi izin vermeyerek hiç soluk aldırmıyor. Hükümetin zaman zaman halkın süpermarketlere gitmesine dahi yasak getirdiği Tunus'ta yetkililer aile içi şiddet vakalarının 5 kat arttığını belirtti. Benzer sıkı düzenlemelere başvuran Ürdün'de perişan haldeki bir kadının karantina altında yaşadığı suistimali anlattığı video internette geniş ölçüde paylaşıldı. Yine dışarıda egzersiz yapmanın yasaklandığı, gece ve hafta sonu sokağa çıkma yasağının uygulandığı Lübnan'da devletin aile içi şiddet yardım hattına yapılan aramalar ikiye katlandı.

Aile içi istismar mağdurlarına barınacakları yer hizmeti de veren Lübnanlı insan hakları kuruluşu ABAAD, 2019'un aynı dönemine kıyasla bu yıl yardım hatlarına gelen çağrı sayısının yaklaşık yüzde 60 arttığını bildirerek eğilimin daha da kötüye gittiğini kaydetti. Kuruluş ocak ayından bu yana büyük çoğunluğu kadınlardan gelenler olmak üzere 500'den fazla çağrı aldı ki bu sayı, 2019'da alınan toplam çağrılardan daha fazla.

Görüşmemizde ABAAD'ın kurucusu ve yöneticisi Ghida Anani, "Sadece (çağrı) sayısının değil, şiddet ve ölüm tehditlerinin de arttığını görüyoruz. Bu, birçok kişinin hayatını tehdit eden bir durum haline geliyor" dedi.

Maddi yardım gibi ciddi hükümet desteğinin olmaması işleri daha da kötüleştiriyor: Şiddete eğilimli olanlar, tüm bu stresin acısını ailelerinden çıkarıyor.

Bizi arayan kadınların çoğu 'Buna ihtiyacımız var, evde yemek kalmadığı için beni ve çocukları öldürebilir' diyerek yardım istiyor. Biraz destek gelirse şiddetin kısmen hafifleyebileceğini söylüyorlar.

ABAAD geçen perşembe günü yaptığı açıklamada "hapis değil tecrit" etiketi kullanarak ülke çapında halkı, mağdurlar için açtıkları yardım hatlarının numarasını paylaşmaya yardımcı olmak amacıyla saat 18'de balkonlara çıkmaya davet etti. Kurum, istismarın daha fazla yayılmasını önlemek için hem mağdurlara hem de şiddet geçmişi olan erkeklere Skype üzerinden danışmanlık seansları düzenliyor. ABAAD halka daha fazla yardım etmek amacıyla temel ev ihtiyaçları, destek broşürleri ve yardım hattı iletişim bilgilerini içeren kitleri dağıtmak için hükümetle de işbirliği yaptı.

Kurum, şu anda korunmasız kadın ve çocukların yanı sıra yaşlılara veya özel ihtiyaçları olup da telefona erişimi bulunmayanlara ulaşmanın yollarını arıyor. ABAAD ayrıca, sosyal medya platformlarında verdiği mücadeleyi de genişletiyor. Anani, "Eğer hükümet yoksulluk içindeki ailelere yardım etme sürecini hızlı bir şekilde takip etmek için derhal ciddi adımlar atmazsa, vaziyetin daha da şiddetleneceğini ve intihar oranlarının arttığını göreceğiz. Bu acil bir durum" diye ekledi.

Pandemi öncesinde Dünya Bankası, yükselen fiyatlara ve yolsuzluğa karşı geçen yıl ekim ayında patlak veren devrim sonrasında Lübnan'ın yüzde 40'ının bu yıl yoksulluk sınırının altına düşeceği tahminini yürütmüştü. Görüştüğüm uzmanlar, ülke ekonomisinin şu an "paraşütsüz bir serbest düşüş" yaşadığını ve 6 milyonu aşkın nüfusun yarısının 2020'de yoksulluk sınırının altında olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu söyledi.
 


Ülkenin para birimi paralel piyasada değerinin yarısını kaybettiği için gıda maliyetleri tırmanıyor. Bu esnada işsizlik de hızla arttı ve bankalar dolara erişimi kısıtlayarak daha fazla sıkıntıya neden oldu. Hükümet, en yoksul aileler için maddi destek paketleri açıkladı ama hala eyleme geçmedi.

Ve böylece çökmekte olan ekonomi, zaten gerilim altındaki ailelerin üzerine ilave baskı yükledi. Bu da evdeki şiddetin artmasına yol açabilir. Aynı zamanda sosyal huzursuzluğa da kabarttı. Halkın kendilerini besleyemediklerini söylediği kuzey şehri Trablusşam'da tecride rağmen protestolar ve çatışmalar patlak verdi.

İnsan hakları kurumlarını endişelendiren savunmasız bir diğer grup da Lübnan'ın devasa mülteci nüfusu. Birçok kişinin tüm aileleriyle birlikte tek bir çadırda barındığı kamplarda ya da tecrit ve sokağa çıkma yasağı kısıtlamalarının daha da sıkı uygulandığı tıkış tıkış mahallelerde aile içi şiddetin artacağına yönelik endişeler var.

Lübnan'daki Ayn Hilve mülteci kampının topluluk lideri olan 30 yaşındaki Filistinli mülteci Muhammed Hasan bana, sofralarına yemek koymada güçlük çeken ailelerin kendi içlerinde yaşadığı anlaşmazlıklardaki endişe verici artışı fark ettiğini anlattı.

Hasan, karantina düzenlemelerinin, bir zamanlar danışmanlık yaparak halka yardım eden ve araya giren insan hakları kuruluşlarının artık işini yapamadığı anlamına da geldiğini ve bunun durumu kötüleştirdiğini ifade etti. Ümitsizlik içinde konuşan Hasan, "Tecrit sebebiyle herkes günü geçirmeye çalışıyor. Çocuklar için sebze, et ve süt gibi ihtiyaçlar açısından büyük eksiklik yaşanıyor. Çoğu kişinin işi yok" dedi.

Bu, halk üzerinde çok derin bir etki yaratıyor. Aileler arasındaki sorunlar giderek kötüleşiyor, sürekli kavga çıkıyor. Aile içi şiddet ve özellikle de çocuklar için çok endişeliyim.

 

 

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU