Önce sektörel problemler, şimdi koronavirüs… “Mevsimlik işçi gibiyiz” diyen set çalışanlarının çilesi bitmiyor

Kovid-19 salgınının yanı sıra geçmişe yönelik ödemelerde sıkıntı, devlet nezdinde kabul görülmede eksiklik, çalışma koşullarının güçlüğü gibi sorunlarla boğuştuklarını belirten dizi, film, reklam seti ve post prodüksiyon çalışanlarıyla sektörü konuştuk

Öncelikle kendi içlerinde birlik olunması gerektiğini belirten dizi, film, reklam seti ve post prodüksiyon çalışanları, devlete çağrıda bulunarak şartların iyileştirilmesini istiyor / Fotoğraf: Pixabay

Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, sağlığın yanı sıra sosyal yaşamı, kültürel hayatı ve ekonomiyi derinden sarstı.

Pek çok iş kolunda olduğu gibi dizi, film, reklam setleri ve post prodüksiyon alanında da işler durma noktasına geldi. 

Setlerin durdurulması, hali hazırda sorunlarla boğuşan on binlerce emekçiyi zora soktu.

Görüntü Yönetmenleri Derneği Başkanı Doğan Sarıgüzel, Post Prodüksiyon Çalışanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Girici, Görüntü Yönetmenleri Bülent Özer, Burak Kanbir, İlker Özkap, Set Amiri Nail Aydın ve Işık Şefi Ümit Barlas, sektördeki genel durumu Independent Türkçe’ye değerlendirdi.

 

Kamera dizi film set sinema Pixabay.jpg

Dizilerin bölüm başı bütçesi ortalama 1 milyon TL. Bir sinema filminin bütçesi 4 ile 7 milyon TL arasında değişirken, reklam filmlerininki 100 bin TL’den başlayıp, 1.5 milyon TL’ye çıkabiliyor / Fotoğraf: Pixabay

 

Sektöre koronavirüs etkisi: Tüm setler durduruldu

Yaz dizilerinin çekimlerine en geç mayıs ayında başlanması gerektiğini ve bu tarihe yetişmenin pek mümkün gözükmediğini kaydeden set çalışanlarına göre 2020 yazında film çekilmesi de zor.

Set çalışanları, sonbahara kadar reklam dışında iş olmayacağını ve 4-5 aylık sürecin işsiz geçeceğini düşünüyor.

20 yılı aşkın süredir sektörde bulunan isimlere göre koronavirüs salgını, hali hazırda sorunlarla boğuşan sektörde bardağı taşıran son damla...

Dizi, sinema ve reklam setleri ile post prodüksiyon alanındaki isimlere göre Kovid-19 tehdidi er geç bitecek ancak aslolan yıllardır süregelen sorunların çözümü...

“İş biter, iş akdi sona erer ve işsiz kalırsın!”

Görüntü Yönetmenleri Derneği Başkanı Doğan Sarıgüzel'e göre en önemli sektörel sıkıntıların başında sürdürülebilirliğin olmaması ve geciken ödemeler geliyor. 

30 yıldır sektöre emek verdiğini kaydeden Sarıgüzel, "İşlerin devamlılığı yok. Pek çok sektöre göre bu alanda büyük paraların kazanıldığı düşünülse de, bütün sene iş yapmak zor. Kesintili iş yapıldığından, ortalama kazanç düşüyor. Ödemeler konusu da karayan yaramız. Aylar sonra yapılır ödemeler. Fiyat kırma eğilimi de var. Sinemada haftalık ödemeler yapılır genellikle ama dizide 6-7 hafta geriden gelen çok insan var. Görüntü yönetmenleri arasında şuan ‘minimum harcama yap ve dayanabildiğin kadar dayan’ görüşü var. Kendimizi korumaya aldık. Devletin böyle kısa vadeli, serbest çalışanlara avantaj sağlaması gerekli. Sigorta da sorun bizim sektörde. Serbest çalışan mevsimlik işçiler gibiyiz. Yapım şirketleri maliyetli gördüğünden kadrolu eleman istemez! İş biter, iş akdi sona erer ve işsiz kalırsın!” değerlendirmesinde bulundu.

“Yapım şirketi ‘battık’ dese, hakkını da alamıyorsun, ticari numaralar sıkça yaşanıyor”

Yapım şirketleri battığında, o paranın da tahsil edilemediğini anlatan Sarıgüzel, “Bir de fatura kesmeyi geciktirip, öderken kesme yoluna gidenler var. Ama bu da yasa dışı! Yapım şirketi ‘battık’ dese, hakkını da alamıyorsun. Ticari numaralar sıkça yaşanıyor” ifadelerini kullandı.

 

Görüntü Yönetmenleri Derneği Başkanı Doğan Sarıgüzel Sinema Independent Türkçe.png
Doğan Sarıgüzel / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

“Post prodüksiyonda çalışanların sözleşmesi yok”

Post Prodüksiyon Çalışanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Girici ise stoklu çekimlerin prodüksiyon işlerinin devam ettiğini ancak yeni çekim yapılamadığını söyledi. 

Teknik ekibin (kurgu, ses, prodüksiyon koordinasyon, renklendirme, video FX) yüzde 98’inin freelance (serbest) çalıştığını belirten Girici, "Post prodüksiyonda çalışan kimsenin sözleşmesi yoktur. Yapımcı, bizlerden serbest meslek makbuzu ya da fatura ister. Makbuz vermiyorsak sigorta isteriz. O zaman taşeron şirketten sigorta yapılır. İkili ilişkiye dayanan, 'yapımcıdan paramızı alabilelim' dediğimiz, hiçbir güvencemizin olmadığı bir işten bahsediyoruz" ifadelerini kullandı.

"Akşam eve giderken, ‘Önümüzdeki hafta son bölüm’ diyorlar ve iş bitiyor"

Girici sözlerini şöyle sürdürdü:

Yayın biterse otomatikman hepimiz işsiz kalmışızdır! Akşam eve giderken, ‘Önümüzdeki hafta son bölüm’ diyorlar ve iş bitiyor!

“Ekip ruhu kalmadı, çalışanlar birbirinin sırtına basmaya başladı”

Mesleki olarak artık işlerine değer verilmediğinden yakınan Tolga Girici, yapımcıların kaliteden ziyade dizilerini televizyona verebilme derdinde olduğunu savundu.

"Teknik kalite arayan tek tük yer var" yorumunu yapan Girici'ye göre sektör çalışanlarının da hataları yok değil.

Sektörde 25 yılı geride bırakan Tolga Girici, "Çalışanlardan fiyat kıranlar oldu ama çoğu işi bilmiyor. İş bulma kaygısıyla birlik beraberlik kayboldu, çalışanlar birbirinin sırtına basmaya başladı" sözleriyle özeleştiride bulunan Girici, "İşe yeni başlayanlara usta muamelesi yapıldı. Geçmişte ekip ruhu diye bir şey vardı" dedi.

 

Post Prodüksiyon Çalışanları Derneği Başkanı Tolga Girici Sinema Independent Türkçe.png
Tolga Girici / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

“Yılda 3-4 ay çalışan pamuk işçisi gibiyiz”

Görüntü Yönetmeni Bülent Özer de Doğan Sarıgüzel ve Tolga Girici ile benzer görüşte.

Kendilerini dönemlik işçilere benzeten Özer, “Yılda 3-4 ay çalışan pamuk işçisi gibiyiz. Pek çoğumuzun güvencesi yok. Sigorta yok. Set olmazsa iş yok! Sadece çalıştığımız süre boyunca sigortalıyız, sonrası belirsiz… Bu sektörde görev yapıyorsanız, aylarca işsiz kalabilirsiniz” uyarısında bulundu.

“Piyasa neredeyse ilaçla geziyor”

1993'ten beri sektöre emek veren Bülent Özer, yaşanan sorunların çalışanların ruh sağlığını etkilediğini de vurguladı:

Kaygı, stres had safhada. Dengeler kayık. 6 günde 180 dakikalık bölüm çekiliyor. Çok yoğun ve stresli bir iş yapıyoruz. Konsantre olman, onay alman, işini beğendirmen gerekli. Psikolojik olarak bu durumu kaldırmak çok zor, piyasa neredeyse ilaçla geziyor. Eylül ayına kadar çekim zor. Geçmiş ödemelerimizi alsak, bir nebze rahatlardık. Sektörün yüzde 80’i sıkıntı çekecek.

“Sektör olamadık, aynı gemide boğuluyoruz”

Sektör olamadıklarına yönelik özeleştiride de bulunan Özer, “Çaycısından yapımcıına kadar aynı gemide boğuluyoruz. Kendimizi kandırmadan net olmamız lazım. Hayır demesini bilmemiz gereken yerler var. Vermeden alamazsın. Yeri geldiğinde kaybetmiş gibi göründüğün işten neler kazandığına bak” dedi.

 

Bülent Özer Görüntü Yönetmeni Sinema Independent Türkçe.png
Bülent Özer / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

“4 bölüm çalıştırıp 1 bölüm ödeme yapan şirketler var”

Görüntü Yönetmeni Burak Kanbir de benzer sorunlara dikkat çekti.

“4 bölüm çalıştırıp 1 bölüm ödeme yapan şirketler var” sözüyle ödemelerdeki gecikmelere vurgu yapan Kanbir, setlerde gelir adaletsizliği ve düşük sigorta gibi sıkıntıların da sürdüğünü belirtti.

“Kendi değerinizi siz belirliyorsunuz”

“Çok az adam birinci lige transfer oldu” sözleriyle sektördeki amatörlükten yakınan Kanbir, sözlerini şöyle sürdürdü:

Sen işini herkesin yapabileceği gibi gösterir, özelleştirmez, kendi değerini göstermez ve profesyonel davranmazsan, yerine başkasını koyma meylinde olurlar.

“Sinema okulda değil, sette öğrenilir”

İletişim fakültelerinin sayıca talebin çok üstünde mezun verdiğini ancak kalifiye eleman yetişmediğini savunan Burak Kanbir’e göre sinema okulda değil, sette öğrenilir.

“Bu işler sadece para için gelen adamlarla yapılacak iş değil”

Sektörde 30 seneyi geride bırakan Kanbir, “Nicelik çok ama nitelik yok. Setlerde bir ekip giderken, yerine daha ucuza başka ekip geliyor. Ama o ucuz adam, o işi taşıyamaz! Bu işler sadece para için gelen adamlarla yapılacak iş değil ama onlarla yapılmaya başlandı” değerlendirmesinde bulundu.

“Her alanda kalite düştü” diyen Burak Kanbir’e göre çalışanların önce kendilerini geliştirmesi sonra da değerini ortaya koyması şart.

Birlik çağrısı yapan Kanbir, “Önce kendi içimizde birlik olmalı, nitelikle ve kimin hangi titirde olacağını belirlemeliyiz. Her birimizin tek başına sesi çok cılız ama hep beraber aynı sesi çıkarmaya çalışırsak, sesimizi duyurmamız mümkün. Şeffaflık, birbirimize güvenin yeniden tesis edilmesi önemli. Birlikte bir adım atsak gerisi gelecek” dedi.

Sinema seyircisinin 2019’da 10 milyon azaldığını hatırlatan Kanbir, koronavirüs nedeniyle vizyona giremeyen filmlerin sonbaharda gösterileceğini, yazın film çekilse bile bu sefer de vizyon tarihlerinde yığılma olacağını belirterek, “Bu filmleri kim izleyecek?” sorusunu sordu.

 

Burak Kanbir Görüntü Yönetmeni Sinema Independent Türkçe.jpg
Burak Kanbir / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

“Kendi içimizden vuruluyoruz”

Görüntü Yönetmeni İlker Özkap da Doğan Sarıgüzel, Tolga Girici, Burak Kanbir ve Bülent Özer’le benzer görüşte.

Sürdürülebilirlik ve geçmişe yönelik alacakların verilmemesinin yanı sıra iş paylaşımındaki adaletsizliğe vurgu yapan İlker Özkap, çuvaldızı kendilerine de batırıyor:

Biz sektör olamadık, kendi içimizden sırtımızdan vuruluyoruz. Bizde de hata var. İşsiz kalmaktan çok korkuyoruz. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, ben işimi yapmaya devam edeyim’ derdinde olanlar var. 3 ay bir insan boş kalırsa maddi manevi çöker. İşlerin paslaşılması, adaletli yapılması lazım.

“Hala iş güvenliğinin olmadığı setler var”

Sektöre 25 yılını veren İlker Özkap, çalışma koşullarının iyileştirilmesinin şart olduğunu vurguladı:

Hala iş güvenliğinin bulunmadığı setler var. 100 kişinin çalıştığı bir sette çoğu zaman ambulans da ilk yardım bilgisi olan kişi de bulunmuyor. Acil müdahale gerekse yardım edebilecek kimse yok. Altımızdan enerji kabloları geçiyor, tripoddan elektrik çarpıyor. Setlerde çalışanların derdi bitmez. Bir çalışanın başına kötü bir olay gelmeden önce kınama mesajı yayınlamaktan öteye gidilmiyor.

“Birinin de bizi düşünmesi gerekiyor, devlet sektöre sahip çıksın”

Setteki çaycıdan yapımcıya herkesin birbirine destek olup anlayış göstermesi gerektiğini belirten Özkap’a göre en önemlisi de devletin sektöre arka çıkması:

Yapım şirketleri yapılan işlere mahsuben fatura istiyor ki vergiden muaf olabilsin. Biz sanatçıyız ya da zanaatkarız, hangisini kabul edersek. Stoklu çalışıyoruz. Biz tüccar değiliz, mal değil ama hizmet satıyoruz. Yapım şirketlerinden daha zengin değiliz. Yapımın fatura istemesi çok abes. Yüzde 18’i bana veriyor ama makbuz kestiğim için stopajı cebimden veriyorum. Meslek kolumuzun adı yok, görüntü yönetmenliğini bir iş kolu olarak kabul ettiremedik. Öncelikle devletin, bunu bir meslek olarak kabul etmesi gerekiyor. Kime bağlı olduğumuz belli değil. Kültür ve Turizm Bakanlığı mı yoksa Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı mı? Önce devletin nezdinde kabul görmemiz lazım. Devlet sektöre, hepimize destek olsun. Yapımcıya da olsun ki fazladan 2 lamba istediğimizde ağzı, yüzü büzüşmesin.

 

İlker Özkap Görüntü Yönetmeni Sinema Independent Türkçe.jpg
İlker Özkap / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

“Reklam tarafındaki en büyük eksiklik iş akdi”

22 yıldır set amirliği yapan Nail Aydın’a göre reklam setlerindeki en büyük problem sözleşmesiz çalışılması:

Dizi ve film setlerinde sözleşme işi oturdu ancak reklam tarafında hala en büyük eksiklik iş akdi.  Reklam setlerinde günlük kaşe üzerinden çalışılır. İş akdi yok, yazılı çizili bir şey olmadığından ödemenin zamanında yapılması için dua etmekten başka çare kalmıyor!

“Kendi içimizde birlik olamıyoruz”

Özeleştiride de bulunan Aydın, “Sektörde kurumsallaşma yok. Bireylerin genel anlayışı ‘bir üst makama geçip kaşe yükselterek, kariyerini sürdürmek’. Kendi içimizde birlik olamayıp, aynı dili konuşamadığımızdan ilerleyemiyoruz. İşsizlik kaygısı nedeniyle pek çok kişi tavır koyamıyor, sürekli eğilip bükülmek zorunda kalıyor. Arkalarında onları koruyacak yasa olmadığından, insanlar para kazanamamaktan, işsiz kalmaktan çok korkuyor” dedi.

“Sektörde sömürü düzeni hakim, sorun ancak tepeden çözülür”

Sektörde sömürü düzeninin hakim olduğunu savunan Nail Aydın'a göre devletin bu işe el atması şart:

Sorunların tepeden çözülmesi gerekli ki herkes kurallara riayet etsin. Sendikanın belirlediği kurallar var aslında ama setlerde o kurallar esneyebiliyor! Vergi veriyoruz ama iş kolu olarak ne yaptığımız bilinmiyor! Çalışma Bakanlığı’ndan gelen yetkililer, setlere geldiğinde sadece primlerin yatıp yatmadığını kontrol etmesin, setlerdeki iş kolları sınıflandırılsın. Kaderciyiz biraz, düzelir diye bekliyoruz. Arafta kaldık. İyi niyetliyiz, çalışkanız, üretkeniz. Ama bir kuyruklu yıldız çarpsın sektöre de devlet bu işlere bir el atsın diye bekliyoruz. Oysa devletin sektörü tanıyıp, sektör bazında çalışan kişileri departman departman ayırıp, iş kollarına göre bir meslek haline getirmesi lazım.

 

Nail Aydın Set Amiri Sinema Independent Türkçe.png
Nail Aydın / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Yapımcıların ucuz iş gücünü tercih etmesi ve iş bilmeyenleri çalıştırması sonucunda maalesef hem set kazaları olabiliyor hem kalitesiz işler çıkabiliyor"

“Ben her zaman şunu savunmaktayım; ne iş yaparsan yap, severek içten yapmak o işe zaten saygıyı ve kaliteyi getiren en önemli faktördür. Bu da parayı doğru orantıda kazanmak anlamına gelir" diyen Işık Şefi Ümit Barlas, sözlerini şöyle sürdürdü:

Hepimizin sıkıntıları ortak. Arkadaşlarımın da belirttiği gibi, ana hatlarıyla genel problemlerimiz çalışma saatlerinin uzunluğu, geciken ödemeler, devletin meslek dalı olarak görmemesi gibi nedenler...  İlk olarak, mesleki yeterlilik başta olmak üzere eğitim olduğu sürece iş güvenliği de oluyor. Bilinçli çalışan bir set ortamı ve bunu sağlayan yapım ekibi şart. Benim branşım ışık, setin en ağır ve tehlikeli işi. Özellikle elektrik, yüksekte çalışma, ağır ekipman gibi ve her çalışan arkadaşın iyi yetiştirmesi gerekmektedir. Tabii ki bunun için de (kaptan pilot olmak için bile yardımcı pilot olarak belli bir süre tecrübe kazanılır) tecrübe gerekiyor ama sektörde çok çabuk bu konuma geçen arkadaşlar var.

 

Işık Şefi Ümit Barlas Sinema Independent Türkçe.png

Ümit Barlas / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

24 yıldır sektörde olan Barlas, "Yapımcıların ucuz iş gücünü tercih etmesi ve iş bilmeyenleri çalıştırması sonucunda maalesef hem set kazaları olabiliyor hem de kalitesiz işler çıkabiliyor. Yurtdışında ise tam tersi!"  sözleriyle, liyakat ve tecrübeye dayalı iş yapılması gerekirken, maddi kaygılarla genç isimlerin tercih edildiğine de değindi.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU