İran seçimleri sonrası akla gelen soru: Muhafazakarlar ezici zaferle gelen bu gücü nasıl kullanacak?

1979'da Şah'ı deviren İslam Devrimi'nden bu yana en düşük katılımlı seçim gerçekleşti

Koronavirüs salgınında ölü sayısının arttığı İran'da seçmenlerden bazıları sandığa maske takarak gitti (AFP)

İran'daki meclis seçimlerinde siyasi güç merkezi Tahran'da tüm sandalyeleri alan ve ülke genelinde bölgelerde önde gelen muhafazakarlar ezici bir zafer kazandı.

Gayri resmi hesaplamalara göre, milliyetçiler ve dini muhafazakarların 290 sandalyenin 178'ini kazanırken liberallerin payının sadece 17 sandalyeye düştüğü, 43 sandalyenin de bağımsızlara gittiği tahmin ediliyor.

Birçok adayı İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) bağlantılı olan muhafazakarların zaferi hem kentsel hem de kırsal alanlarda reformculara yönelik desteğin çöküşünün yansıması oldu.

Başkentteki katılım yüzde 25'in biraz üzerindeydi, ülkenin geri kalanındaysa katılım yüzde 42,5 oldu. Bu rakamların doğrulanması halinde, 1979'da Şah'ı deviren İslam devriminden beri herhangi bir seçimde kaydedilen en düşük katılım gerçekleşmiş olacak.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tahran'da aldığı 1,2 milyondan fazla oyla birinci sıraya yerleşen önde gelen muhafazakar siyasetçi ve başkentin eski belediye başkanı Muhammed Beki Galibaf'ın meclis başkanı olarak atanması bekleniyor.

Muhafazakarların elde ettikleri bu yeni gücü nasıl kullanacağını zaman gösterecek. Liderlerinin birçoğu, bakanlara ve hatta ülkenin Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye karşı azil işlemlerinin başlatılmasını gündeme getirmişti.

Ruhani'ye karşı azil işlemi başlatmaya yönelik en son girişim reformistlerin hakimiyetindeki meclise takılmıştı ama şimdi rakamlar büyük ölçüde değişti.

En azından, ülkenin nükleer programına ilişkin uluslararası güçlerle bir anlaşmayı yürütmede iki kilit isim olan Ruhani'nin ve Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in gücünü dizginleme girişimlerinin gelmesi muhtemel görünüyor.

Muhafazakarlar, devletin güvenliğini tehlikeye attığını ve Batı'nın er ya da geç sözünden döneceğini savunarak bu anlaşmaya şiddetle karşı çıkmıştı. Ayrıca Ruhani'yi ve üst düzey bakanları yolsuzluğa göz yummakla suçlamışlardı.

Herhangi bir azil hamlesinin sonucu, en nihayetinde dini lider Ayetullah Ali Hamaney'e ve yetkili seçim teftiş organı Muhafızlar Konseyi'ne bağlı olacak.

Ancak reformcuların zayıflığı, cuma günü sandıktan çıkan oylarla, ılımlıların reformların yürütülmesi yetkisiyle iktidara geldikleri son parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri arasındaki devasa zıtlıkta görülebiliyor. Katılım her seferinde yüzde 62'den fazlaydı.

Halk o zaman, nükleer anlaşmanın ardından İran'da siyasi ve sosyal değişim beklentisi, ekonomik dönüşüm ve ülkenin dış dünyaya yeniden açılması heyecanıyla oy vermek için iyimserlik dalgası içinde sandıklara akın etmişti.

Ancak Donald Trump'ın ABD'yi anlaşmadan çekerek anlaşmayı ortadan kaldırmaya ve ardından cezai yaptırımlar uygulamaya yönelmesi ekonomiyi zor durumda bıraktı. Siyasi yolsuzluk, verimsizlik ve hükümetin verdiği vaatlerin çoğunu yerine getirememesine yönelik de artan bir öfke vardı.

 

 

Ayetullah Hamaney ve Ruhani seçmenleri sandığa gitmeye defaatle teşvik ederken, oy vermemenin ABD ve onun müttefikleri tarafından devlete karşı halkın hoşnutsuzluğunun bir işareti olarak kullanılacağını ilan etti.

Hamaney, koronavirüsün İran'da  yayıldığını kamuoyuna duyurmak şeklinde "düşman propagandasının" halkı oy vermekten caydırmak için kullanıldığını da iddia etti.

Bununla birlikte İçişleri Bakanı Abdurrıza Rahmani Fazli, halkın sandıklardan uzak durmasının ana sebeplerinden biri olarak, artan koronavirüs vakalarını ve şimdiye kadar 6'yı bulan ölü sayısını işaret etti. Fazli ayrıca "Oy sayısının ve katılımın kesinlikle kabul edilebilir olduğuna inanıyoruz" dedi.

Oy vermemeyi tercih eden kimi seçmenler arasındaysa pişmanlık belirtileri vardı. Farah Mazandaranihad, bir önceki meclis seçimlerinde reformculara ve cumhurbaşkanlığı seçiminde Ruhani'ye oy vermişti.

23 yaşındaki öğrenci, bu kez hükümetin sergilediği performanstan duyduğu ümitsizlikten dolayı ve aynı zamanda Muhafızlar Konseyi'nin 14 bin adaydan 6 bin 850'sini reddetme kararını protesto etmek için oy vermedi.

Mazandaranihad aldığı kararı izah ederken şu ifadeleri kullandı: 

Pek çok arkadaşım ve ben oy vermemeye karar verdik. Bu, siyaseti görmezden gelmek değil, kendi politik eylem biçimimizi almaktı (...) Şimdi, bunu kadın hakları gibi hususları daha da kontrol altına almak için kullanabileceklerinden endişe duyuyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhtemelen tekrar düşüneceğiz.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU