"Atakan çok zeki, kendini üst perdeden ifade etmesi ise çok tehlikeli"

10 yaşındaki Atakan Kayalar bir anda basının gözdesi oldu, herkes onun ne kadar zeki olduğunu konuştu. Peki Atakan'a yönelik bu beklentiler onun geleceğini nasıl etkiler? Nasıl bir eğitim almalı? Psikolog Serap Duygulu Independent Türkçe için yanıtladı

Fotoğraf: AA

Sınıfta anlatım tarzında yetersizlikler var.
47 kişilik bir sınıfta gelip de bana 'Merhaba çocuğum iyi misin burada kesirler var?' diyemez.
47 çocuğa aynısını yapmaya çalışsa ve hepsi bir dakika sürse ders bitiyor.

Atakan Kayalar


Bir kitapçıda çekilen video ile girdi hayatımıza Atakan Kayalar. 

Kimine göre "yaşından büyük" sözleriyle dikkat çekti.

10 yaşında Jean-Jacques Rousseau'nun "Toplum Sözleşmesi" okuduğunu söylüyor, Aristokles'in "Devlet" kitabını bitirdiğini anlatıyor. 

Nihilizmden bahseden Atakan yaşıtlarından kesinlikle çok farklı. 

Satranç oynuyor, raptan hoşlanmıyor. 

Kendisiyle tanışmak için can atan Aleyna Tilki'yi dinlemediğini söylüyor, kitap okuma oranı yüzde 0,1 olan Türkiye'de son beş ayda 250 kitap okuduğundan bahsediyor.

Arkadaşlarıyla daha doğrusu akranları ile fizik ya da jeoloji konuşamayacağını söylüyor.

Önce sosyal medyanın ardından basının gözdesi oldu.

Hatta bir lakap bile bulundu.

"Küçük filozof" denmeye başlandı Atakan'a.

Atakan çok konuşulan o videonun ardından gazetecilerin  karşısına çıkıp basın toplantısı bile düzenledi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Gazeteciler ile konuşurken heyecanlanan annesini "Tamam, tamam seni öyle alalım biz" diyecek kadar "soğukkanlı".

Atakan'a yönelik ilgi o denli fazla ki; bir bir televizyon programlarına çıktı, haber bültenlerinde boy gösterdi.

Ortaokula giden Atakan, eğitim sistemini eleştiriyor, tek kişilik sınıfta okumak istediğinden bahsediyor. 

Milli Eğitim Bakanı da Atakan'a kayıtsız kalamayanlardan.

"Bir çocuğun durumunun sosyal medyada bu kadar yer almasını doğru bulmuyoruz" diye açıklama yaptı Ziya Selçuk.

Peki Atakan neden bu kadar rağbet görüyor, 10 yaşında bir çocuk için bu normal mi?

Dahası onu gelecekte neler bekliyor?

Hakkında şimdiden 11 milyon 700 bin sonuç veren Google (eğer kalırsa) Atakan'ı gelecekte de hatırlayacak mı?

Independent Türkçe, psikolog Serap Duygulu ile Atakan'ı ve ona yönelen ilgiyi konuştu. 

"Çocuğun psikolojik değerine odaklanmalı"

Sosyal medya bu kez kitap okuyan 10 yaşındaki Atakan'ı konuşuyor. Ne diyorsunuz bu işe? Ne kadar sağlıklı?

Her şeyin, içine düştüğümüz sunum kültürünün öznesi ve nesnesi olduğu bir dönemde özellikle sosyal medyada yeni çocuklar gündeme gelmesin istiyorum. Hızla tüketiyoruz ve bir sakız gibi çiğneyip atıyoruz. Yazık oluyor...  
 

atakan erol köse.JPG
Atakan'ın son 48 saatteki yoğun trafiğinde duraklarından biri de Erol Köse oldu / Fotoğraf: Twitter 


Şu an sosyal medya tarafından da keşfedilmiş ve bir anda tanınmış bir çocuktan bahsediyoruz. Bu noktada biz yetişkinlerin ama önce ailesinin çok dikkatli olması gerekiyor. Çocuğun psikolojik değerine değil de ne kadar çok şey bildiğine odaklanırsak hata yaparız.  

"Çok zeki ve sıradışı görünüyor ama..."

Atakan uzaktan bakıldığında nasıl bir çocuk?

Çocuğun içinde yaşadığı ortama tam anlamıyla hakim değiliz. Yani çocuğun yetiştiriliş, biçimi, anne babayı, aileyi tam olarak tanımıyoruz. Çocuğun genetik özelliklerini, yapısını bilmiyoruz. Bazı çocukların gerçekten inanılmaz derecede geniş bir ilgi alanı olabilir. Atakan'ın sözel yanının algısının çok yüksek olduğunu söylemek mümkün görünüyor. Ama söz gelimi mekaniğe meraklı mı? Yani yapıp bozmaya, bir şeyler bulmaya maharetli mi? 
 

atakan 2.jpg
Fotoğraf: AA


Çoklu zekadan mı söz ediyorsunuz?

Evet... ABD'li psikolog Howard Gardner'ın ortaya koyduğu bu kavrama kadar sayısal ve sözel zeka toplamda ise performans zekası diye düşünürdük ama bu bakış Gardner ile değişti. Gardner matematik ya da sözel anlamda herhangi bir başarı göstermemiş insanların da zeki olduğunu, olabileceğini söyledi. Örneğin Naim Süleymanoğlu. İlk bakışta iki kelimeyi bile bir araya getiremeyen bir kimse olarak görünse de dışarı yansıttığı bedensel zekasıydı. Cem Yılmaz. Örneğin matematikçi değil. Ama kitleleri etkisi altına alabilecek derece muazzam zeki bir insan. Dolayısıyla Atakan da sözel zekasının yanında analitik zekası da yüksek bir çocuğa benziyor. 

"Tehlike Atakan'ın kendini üst perdeden ifade etmesi"

Atakan ile ilgili ortak kanı zeki ve özgüveni yüksek olduğu yönünde. İpleri eline alıyor. Annesini bile konuşturtmuyor. Sıkıntılı bir durum mu bu?

Tehlike nerede? Tehlike Atakan'ın kendisini üst perdeden ifade etmesinde. O yüzden bazı insanlara, hatta takdir eden bazı insanlara da Atakan'ın konuşmaları rahatsız edici geliyor. Ama biz Atakan'ın arkadaşları ile ilişkisini ya da arkadaşları olup olmadığını da bilmiyoruz. Yaptığı konuşmalar biz yetişkinlere hitap ediyor. 
 

SERAP.jpg
Psikolog Serap Duygulu / Fotoğraf: SD kişisel arşivi


Çocuk ne yapmalı? Ya da Atakan'ın yaptığı anormal mi?

Çocuk hoplasın, zıplasın, yaramazlık yapsın, derslerine çalışmasın, ya da annesinin zoruyla derslerine çalışır gibi yapsın, topun peşinde koşsun mu bizim çocuk olmaktan kast ettiğimiz? Bizim çocuk olmaktan kast ettiğimiz ne? Elbette bunlar değil. Ama kimi çocuklar akranlarından çok yaşından daha büyük insanlar ile birlikte vakit geçirmeyi severler. Muhtemelen bu örnekte, çocuğun ilgisi aile tarafından fark edildi ve onu besledi. Çocuğa "Yok sen Aristotales'i okuma, o senin yaşına uygun değil" demedi, Atakan bulduğu her şeyi okudu, yuttu hap gibi. Sıradışı olduğu kesin.

"Atakan'ı topyekun etiketlememek gerek"

Var mı Atakan gibi başka örnekler?
 

atakan 3.jpg
Fotoğraf: AA


Aklıma Oytun Erbaş geliyor. Erbaş, öğretim görevlisi uluslararası dergilerde 100'den fazla bilimsel makalesi yayınlanmış bir isim. Erbaş yaptığı bir konuşmada çocukken akranları ile iletişim kuramadığını ama hücreyi, hücre zarını ve tıbba dair temel bilgilerin tamamına daha küçük yaşta fazlasıyla hakim olduğunu söylüyor. Ve bununla birlikte hala sosyal bir birey olmadığını, mesela kız arkadaş edinemediğini anlatıyor. Buyurun buradan yakın! Bunun nedeni aslında bakarsanız biraz da imkan bulamakla alakalı. Çocuklarla konuşurken karşısındaki insan, hani Mevlana'nın bir sözü vardır ya "Ne kadar bilirsen bil, bildiklerin karşındakinin anlayacağı kadardır" diye o hesap. Şimdi bir kişi normalde karşısındaki 10 yaşındaki çocukla  Rousseau''nun toplumsal sözleşme eserini konuşabilir mi? Onu bırakın nihilizm üzerine konuşulabilir mi? Bakın Türkiye'de toplumun büyük bir kesimi nihilizmin ne olduğunu önceki gün öğrendi. Herkes girdi, internete bu kavramın ne olduğunu aradı. Atakan yetişkinlerin anlayacağı şekilde konuşuyor. Muhtemelen akranı ile böyle bir konuşma yapmayacak, belki onunla da araba yarıştıracak, internette bilgisayar oyunu oynayacak. Yani Atakan'ı topyekun etiketlemek, yaşına uygun yaşamıyor demek de doğru değil. 

"Tek kişilik sınıf istemesi tehlikeli bir durum"

Endişeniz var mı peki Atakan ile ilgili?

Endişem sosyal medya gündemine bir Atakan atıldı. Peki, şimdi ne olacak?  Ona eğitim verecek bir kurum var mı gerçekten Türkiye'de? Bana göre yok. Tek kişilik bir sınıf istiyor. Aslında bu da tehlikeli bir durum. Zeka dediğimiz şey akranlarından 4-5 kat fazla bir algı kapasitesine sahip olmak. Dolayısıyla sınıflarda genel düzen nedir? Ya en iyiye göre giderseniz ya ortalamaya göre gidersiniz. Doğası itibarıyla ortalamaya göre gidilmesi zorunluluğu olduğundan çocuğun da kapasitesi düşecek. Bu tarz çocuklarda diyelim çocuk tüm kitapları okudu. Sonra ne olacak? Nasıl yönlendireceğiz? Avrupa'da, batıdaki gelişmiş ülkelerde 11-12 yaşındaki çocuğa sadece ilgi alanında eğitim verebiliyorlar. Biz bunu yapabiliyor muyuz? Hayır. Türkiye'de sistem en fazla iki sınıf atlatmaya müsaade ediyor. O kadar. Çocuğa bir gelecek sunabiliyor musunuz? Bu bilgileri kullanabileceği ya da yeni bilgiler ekleyebileceği, bir yorum ortaya koyabileceği, bir kuram oluşturabileceği bir ortam sunabiliyor muyuz? Hayır.  Atakan'ın bu denli ilgimizi çekmesinin nedeni çok sıradışı olması. Bizim üstün zekalı diye tabir ettiğimiz çocuklardan bile bir üstte gibi bir algı yarattığı için ilgimiz çekti. En azından öyle görünüyor. Ailenin bir uzmanla yürümesi lazım. İlgisi doğrultusunda beslenmesi, diğer alanlardan mahrum bırakılmaması da lazım.Akranlarından ayrılmaması lazım. O zaman asosyal olur, çok derin bir boşluğa düşer. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU