Adıyaman Kürtlerinin kültür elçisi; Mehmet Öncü

M. Xalid Sadînî Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Independent Türkçe

Geçen yılın ilkbahar aylarından 15 Mart'ta bir vesile ile yolumu Adıyaman'a düşürdüm.

Van'da çok kar vardı. Bitlis Deresi'ni bitirip Baykan'a varıncaya kadar yer yer karla kaplıydı.

Lakin Veysel Karani'den itibaren artık bahar gelmişti.

Bizim gibi dağlı olan insanların en çok sevdiği mevsim ilkbahardır.

Şahsen ben de bu mevsimi çok sevdiğim için mümkün olduğu kadarıyla iki veya üç bahar görmeye çalışıyorum.

Zira bizim buralara bahar çok geç gelir. Dolayısıyla başka yerlerin baharını gördüğümüzde, bize gelene kadar birkaç bahar görmüş oluyoruz.

Diyarbakır ve Urfa'nın Siverek İlçesi'nden sonra yönümüzü Adıyaman'a çevirdik.

Kısmen dağlık alanlardan geçerek Adıyaman'a yaklaştıkça yoldan görülen bembeyaz tarlalar çok dikkatimi çekiyordu.

Bu bembeyaz tarlaların, "badem bahçeleri" olduğunu söylediklerinde içime hafif bir coşkusal duygu yayılmış ve gerçekten çok mutlu olmuştum.

Demek ki badem bahçeleri varmış buralarda. Oysa ben asla 10 adet badem ağacını bile bir arada görmemiştim daha önce.

Adıyaman halkının badem, ceviz, incir, nar ve kayısı gibi değerli yemişlerle ilgili hikayelerini duydukça hayranlığım arttı.

Ama aslında beni şaşırtan asıl şey bu üretime olan bağlılıklarının yanı sıra orada karşılaştığım doğal Kürtlük haliydi.

Siyasallaşmamış ve kendisi olarak kalabilmiş doğal bir halleri vardı.

Oysa Adıyaman veya Kürtçe adıyla Semsûr bana her zaman Türkleşmiş bir Kürt şehri gibi geliyordu.

Söz konusu olan kısa gezimden sonra ne kadar önyargılı olduğumu da fark ettim ayrıca.

Zira orada gördüm ki, siyasi bilinç açısından Kürtlüğün çok fazla olduğu görülen birçok şehirden daha doğal bir Kürt yaşamı vardı.

İnsanlar partilere olan siyasi tercihlerinden vareste bin yılların yaşam alışkanlıklarını, örf adet ve geleneklerini çok tabii bir halde yaşıyorlardı.

Ayrıca ilk defa orada yoğun bir Hanefi Kürtlüğü ile de karşılaştım. Zira bilindiği gibi Kürtlerin ekseriyeti Şafii mezhebindendir.

Ama Adıyaman'da çok az Şafii mezhepli Kürt var. Alevi olmayan diğer Kürtlerin tamamı Hanefi mezhebindendir.

Bu da onları doğal bir şekilde Türk komşuları ile özdeşleştirmiş. Ama asla Kürtlüğün doğal geleneklerinden koparmamış. 

1990 yıllarından sonra Türkiye'de gelişen Kürt siyasi hareketlerine bir mesafeleri var ve bunun sebebi tamamen mezhebidir.

Çünkü orada, siyasal Kürtlük Alevilerde daha fazla gözlenirken, Sünni ve Hanefi Kürtler ise duygusal bir şekilde Kürtlüklerine sahip çıkıyorlar.

Gerek il ve ilçe şehir merkezlerinde olsun ve gerekse kırsal kesimde olsun çok yoğun bir Kürt kültür birikimi de var.

Düğün dernekten tutun taziye ve diğer ritüellere kadar diğer şehirlerimizden hiçbir farkları yok.

Sözlü edebiyatın masal, hikaye, destan, bilmece, tekerleme, şarkı, mani vb. bütün çeşitleri en canlı bir şekilde varlığını sürdürüyor.

Ancak her tarafta olduğu gibi kültür öldürücü teknolojik radyo, teyp, TV, bilgisayar vb. aletler çoğaldıkça sözlü kültür geriliyor.

Ayrıca okullaşma da toplumsal yaşamı tekleştiriyor. Dolayısıyla diğer şehirlerimizde olan kültürel hafıza unutkanlığı burada da 1990 yılından itibaren başlıyor.

Lakin Allah'ın bir vergisi olacak ki, tam bu yıllarda bir insan çıkıyor bu bölgeden ve neredeyse teknolojik gelişmeler ile doğal asimilasyonun başaracağı kültürel hafızayı yok etme çabasını far ediyor ve buna engel olabilmek için elinden geldikçe bölgede var olan her şeyi toparlamaya çalışıyor.

Türkiye'nin Kürt toplumu üzerindeki asimilasyonu ve teknolojik gelişmelerin doğal olan sözlü ve sözsüz kültür birikimini yok eden faaliyetleri, bu ülkede toplumun üstünden büyük bir sel felaketi gibi geçmiş ve var olan her şeyi yok etmeye çalışmıştır.

Bir dostumun doğru belirlemesi ile;

Bu sel felaketinin süpürdüğü vadiden kenara savurduğu birkaç şeyi toplamaya çalışıyoruz şu anda.


Kimi bir hikaye, kimi bir divan, kimi de birkaç masal buluyor bu selin süpürdüğü vadinin kenarından. İşte çok değerli bir araştırmacı, yazar ve şair olan Mehmet Öncü, bu felaketlerden arta kalan kültürel değerleri toplamaya çalışıyor. 
 

Mehmet Öncü (3).jpg
Mehmet Öncü /  / Fotoğraf: Independent Türkçe


Bundan 30 yıl öncesine kadar her köy evinde, köy eşrafının divanında nesilden nesile aktarılan hikaye, masal, destanları; kadınların bulgur döverken söyledikleri şarkıları, genç kız ve oğlanların birbirlerine söyledikleri manileri, dengbêjlerin yüz yılların birikimi olan stranları kaybolmak üzereyken, Mehmet Öncü alıyor eline teybini, vuruyor sırtına çantasını köy köy dolaşarak sel felaketinden arta kalanları topluyor.
 

8.jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe


Topladığı bu altın değerindeki her veriyi sınıflandırıyor ve sonrada kitap haline getirip yayımlıyor. Şimdiye kadar heybesinden derledikleri ile yayımlanan 20'ye yakın kitabı var.

Peki, bu kültür hizmetçisi ve elçisi kim? Onu kısaca tanıyalım.
 

Mehmet Öncü (6).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe


Mehmet Öncü, çok az Kürt'e nasip olan (zira Kürtlerin büyük çoğunluğu 01 Ocak doğumlu yazılıyorlar) belli bir günde 12 Ağustos 1961 tarihinde Adıyaman İli'nin Harhar Mahallesi’nde, on çocuklu bir ailede dünyaya geldi. 

İlkokulu Devrim İlkokulu'nda, Orta Okulu Adıyaman Ortaokulu'nda okudu. 1979 yılında Adıyaman Lisesi'ni bitirdikten sonra 1983 yılında Adıyaman Milli Eğitim Müdürlüğü'ne memur olarak atandı. 

1994 yılında kurum değiştirip Şırnak İl Kültür Müdürlüğü'nde Şube Müdürlüğü görevine atandı. Aynı görevle 2001- 2006 yılları arasında Şanlıurfa İl Kültür Müdürlüğü'nde çalıştı. 
 


Şairliğe istidadı vardı ve önceleri şiire heves etti. Kürtçe'nin yanı sıra Türkçe şiirlerde yazdı. Türkçe şiirleri Adam Sanat ve Türk Edebiyatı dergilerinde, Kürtçeleri de Medya Güneşi, Govend, Rewşen gibi dergilerde yayımlandı.

Şairliğinin yanında halk hikayelerini de derliyordu ve bunlar ilk kitabı olarak 2006 yılında Doz Yayınlarından “Çîrokên Kurdan (Kürt hikayeleri)” adıyla yayımlandı.
 


2006 yılının Ekim ayında Adıyaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne tayin olan şair ve yazarımızın 2007 yılında Doz Yayınlarından “Çîrokên Kurdan-II (Kürt hikayeleri-II)” adıyla ikinci kitabı yayımlandı. 
 


1983 yılından itibaren Kürt folkloru üzerine derlemeler de yapan Mehmet Öncü'nün, 90'lı yıllardan itibaren Kürtçe yayınlara gelen kısmi serbestiden yararlanarak Kürtçe yayın yapan Nûbihar ve Rewşen gibi birçok dergide imzasına rastlıyoruz. 

Görev yaptığı illerdeki kültür birikimini derlemek için yaptığı birebir görüşmeler ve röportajlardan oluşan geniş bir arşivin de sahibi olan yazarımız, 2009 yılında İstanbul Kürt Enstitüsü yayınları arasında “Gotınên Pêşiyan (Atasözleri)” adıyla, sahadan derlediği yaklaşık 7 bin Kürt Atasözünü içeren bir kitabıyla sadece hikaye değil diğer kültürel mirası da topladığını müjdeliyordu takipçilerine. 
 

Mehmet Öncü (11).jpg
M. Xalid Sadînî, Van Kitap Fuarı'nda Mehmet Öcnü ile birlikte / Fotoğraf: Independent Türkçe


2011 yılında her biri yaklaşık 250 rubaiden oluşan Mêhrimah, E’ware ve E’zîze adlarıyla J&J yayınlarından 3 şiir kitabı ve 2012 yılında sahadan derlenmiş Kürtçe çocuk derlemelerinden oluşan “Yeklo Duklo Dumbazê” adıyla bir kitabı daha aynı yayınevinden yayımlandı. 

2013 yılında arkadaşlarıyla birlikte Adıyaman’da Kürtçe, “Semsûr” adıyla haftalık yerel bir gazete çıkaran yazar, “Kenêrk” adını taşıyan köşesinde düzenli Kürtçe makaleler yazdı ve yazarın aynı yıl Diyarbakır Mutfak Kültürünü içeren “Meyir” adlı kitabı da yayımlandı. 
 


2014 yılında Nûbihar yayınları tarafından sahadan derlenmiş 72 masaldan oluşan Çîrokên Kurdan ên Efsanewî (Efsanevi Kürt Masalları) adıyla bir kitabı, aynı yıl Sîtav yayınlarından Ferhenga Biwêjan (Deyimler Sözlüğü), 2015 Yılında Avesta yayınlarından 101 Biwêj 101 Çîrok (101 Deyim 101 Hikâye)” adlı kitapları yayımlandı. 
 


2016 yılında yine Sîtav yayınlarından “Ji Kaniya Dil Çarine (Gönül pinarından dörtlükler)” ve “Ji Deftera Kurdekî (Bir Kürdün Defterinden)” adıyla iki kitabı ve Adıyaman Mutfak Kültürünü içeren “Cemile” adlı eseri de yayınlandı. 

Mehmet Öncü, çok velût bir yazar ve kültür derleyicisi olarak 2017 yılında, Dara yayınlarından Tiştanokên Kurdi (Kürt bilmeceleri), Sîtav yayınlarından da Şihina Hespên Azad (Özgür Atların Kişnemesi) adıyla bir romanı yayımlandı. 

2019 yılında, 101 Gotinên Pêşiyan 101 Çirok (101 Atasözü 101 Hikaye) adıyla Nûbıhar yayınlarından bir kitabı daha yayımlanan yazarın, Sîtav yayınları tarafından da Guldesteyek ji Pêkenokên Gelêrî (Halk Gülmecelerinden bir deste), Serhatî û Serboriyên Kurdan, (Kısa Kürt Halk Hikâyeleri), Fabilên Kurdan (Kürt Fabılları) ve Ferhenga Devoka Herema Semsûrê (Adıyaman Ağzı Kürtçe Sözlüğü) adlı dört kitabı daha birden yayımlandı. 
 

2.jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe


Maşallah, Allah nazardan saklasın, zira yazarımızın yayımlanan kitaplarından başka yaşadığı bölge olan Adıyaman ve çevresi ile ilgili çok sayıda eseri de mevcuttur ve henüz bu eserler yayınlanmamıştır.

Lakin onun çalışma, derleme ve yayınlama azmi ve coşkusu günden güne artıyor.
 

Mehmet Öncü (5).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe


"Marifet iltifata tabiidir" derler, ama Kürtçe yazanların marifetine iltifat edecek bir merci olmadığı için Mehmet Öncü'nün bu sebatını, azmini ve sel felaketinden kurtarma çabasını bilen çok az insan vardır.

Lakin bana kalsa Kültür Bakanlığı bu kültür emektarına ödüllerin en önemlisini vermelidir.

Halen Adıyaman’da yaşayan; evli ve üç çocuk babası da olan bu değerli yazarımıza, kültür emekçimize sağlıklı ve mutlu bir yaşam umuduyla daha nice eserler vermesini diliyorum...

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU