Bu deepfake Trump mıydı? Hayır, gerçekten oydu...

Trump kazandığı zaferle Iowa'nın ardından alicenap, neredeyse uzlaşmacı göründüğünde gözlerime inanamadım. Ama çok geçmeden tevazu pelerinini atıp çirkin, ırkçı saldırılarına ve zalimliğe geri döndü

Gülücükler saçıyor: Cumhuriyetçi Parti'nin başkan aday adayı Donald Trump, New Hampshire'ın Atkinson şehrindeki bir kampanya etkinliğinde (AP)

Anketler haklıydı. Trump ezdi geçti. Rakiplerini toza dumana boğarak nefessiz bıraktı. Ve Cumhuriyetçi Parti'nin Donald Trump, Donald Trump'ın da Cumhuriyetçi Parti olduğuna dair yapılabilecek en güçlü açıklamayı yaptı. En son 2016'da Iowa'da yarışıp Ted Cruz'a yenildiğinde aynı şeyi söylemek mümkün değildi.

Ve zaferle birlikte tuhaf, yeni bir ezgi geldi. Kanallar aldığı sonucu açıkladıktan sonra sahnedeki Trump kulağa (ve bunu yazdığıma inanamıyorum) neredeyse alicenap, uzlaşmacı, hatta birleştirici geliyordu. Ülkenin nasıl bir araya gelmesi gerektiğinden; liberal ya da muhafazakar, Cumhuriyetçi ya da Demokrat olmanızın bir önemi olmadığından, Amerika Birleşik Devletleri'nin daha önemli olduğundan bahsetti. İlk başta yapay zekanın ürettiği bir deepfake'i izliyor olabileceğimi düşündüm. Ama hayır, bu oydu.

Fakat buna aldanmayın, Donald Trump'ın dişleri ve pençeleri hâlâ kırmızı (zalim anlamına gelen "red in tooth and claw" deyiminin birebir çevirisi çn.). Aslında turuncu. Nitekim Iowa sonuçlarının ertesi günü New York'taki bir mahkeme salonundayken (başka nerede olabilir ki?) sokakta el sallarken çekilmiş bir fotoğrafı var; ön planda ABD Gizli Servis ajanlarından biri var. Koruma gayet normal görünüyor. Öte yandan Trump kendisine ışık tutulmuş gibi görünüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak Trump'ın zaferi ezici olsa da tamamlanmadı. Geçen hafta yazdığım gibi Nikki Haley, salı günü oy kullanacak New Hampshire'da rekabetçi görünüyor. Eğer orada kazanırsa ve bu ivmeyi oy verecek sıradaki eyalet olan, eskiden valisi olduğu Güney Karolina'ya taşıyabilirse, o zaman hiç belli olmaz. Cumhuriyetçi Parti adaylığını kazanması çok ama çok düşük bir ihtimal ama tamamen imkansız da değil.

Donald Trump da bunu biliyor. Pazartesi gecesi giydiği tevazu pelerinini belli ki ertesi gün onu kiraladığı tiyatro kostümcülerine iade etmek zorunda kaldı çünkü çarşamba gecesi daha normal kıyafetlerini giyerek saldırıya geçmişti.

Çirkindi. Irkçıydı. Ve (ne yazık ki) beklendiği gibiydi.

Trump kendi sosyal medya platformu Truth Social'da Haley'den bahsederken, doğduğu zaman verilen Hintçe ismi Nimarata'yı kullanmaya başladı. Haley, Pencap kökenli ve Nikki de göbek adı; ABD'de ilkokuldan beri kullandığı isim bu. Aslında Trump adını yanlış yazarak ona Nimrada dedi ama meselenin özünü anladınız.
 


Neden onun Hint kökeninin altını çizme ihtiyacı duydu ki? Çünkü kendisine yönelik tehdidin kokusunu alabiliyordu. Tehdit altında hissettiğinde de saldırıyor.

Trump köpek düdüğü siyasetini, hava saldırısı sireninin tüm inceliğiyle kullanıyor. Duymamak için sağır olmanız gerekir. Bundan bir hafta önce, anne ve babası ABD'de doğmadığı için anayasaya göre Haley'nin başkan adayı olmaya uygun olmadığını ima etmişti. Ama Haley, ABD'de doğdu. Ve esas yeterlilik de bu.

Bu, Barack Obama'ya karşı yıllarca denediği "nerede doğduculuk". Trump, tam olarak sıfır kanıta dayanarak Obama'nın doğum belgesinde belirtildiği gibi Hawaii'de değil, Kenya'da doğduğunu iddia ediyordu. Bunun peşini bırakmadı. Ve 2016 seçim kampanyasının tamamı boyunca, görevdeki başkandan tam adıyla (Barack Husain Obama) bahsetti. Ve ülkenin dört bir yanındaki gürültülü mitinglerinde, sırf yabancılığını vurgulayıp kimse bununla ilgili şüpheye düşmesin diye göbek adı Husssaaaaaiiin'e özel bir vurgu yapıyordu. İncelikli, değil mi?

Liberal protesto fırtınasına yol açtıkça da daha çok hoşuna gidiyordu; Amerikalı seçmenlerin diğerlerinden pek de iyi olmayan meleklerine oynuyordu. Beyaz Saray'ın brifing salonunda oturduğum sırada kürsüde Kamala Harris'in adını nasıl telaffuz edeceğini bilmiyormuş gibi davrandığını hatırlıyorum; Harris anne tarafından Güney Asya, baba tarafındansa Karayip kökenli. Trump komik bir etki yaratmak için bir dizi varyasyon denedi ve yine, onun kendisi gibi pek de beyaz (ya da turuncu) olmadığına dair hiçbir şüpheye yer bırakmamak için yaptı bunu. Ve bu nedenle de Harris'in yüksek makam sahibi olmaya pek hakkı yoktu.

İşin tuhafı, Haley'nin yarattığı tehdit etkisiz; bu tür taktiklere ihtiyaç var mı? Ve bağımsız görüşlü New Hampshire'da (ki burası ağırlıklı olarak beyaz, Hıristiyan muhafazakar Iowa'dan çok farklı) bu lehinize mi yoksa aleyhinize mi çalışır?

Ayrıca uzlaşmayla ilgili tüm o sözlere rağmen Iowa zafer konuşmasından hemen sonra başka bir anlamda normal işlere geri dönüldü. Virginia'nın Bob Good adında bir Kongre üyesi var. Temsilciler Meclisi'nde Trump'a en yakın grup olan Özgürlük Grubu'nun başkanlığını yapıyor. Tepeden tırnağa Maga (Make America Great Again/Amerikayı Yeniden Harika Yap). Ama Good kötü bir şey yaptı. Iowa'nın öncesinde Ron DeSantis'i destekledi. Ve incitilmiş bir Trump'ın gazabı gibisi yoktur. Trump'ın Kampanya Yöneticisi Chris LaCivita bu hafta Güney Virginia merkezli bir gazeteye, "Onunla işimiz bittiğinde Bob Good seçilebilir durumda olmayacak" dedi.

Bu tehdit ve bunun göz korkutucu doğası, gerçek bir Trump modus operandi'si. İdeolojik yakınlık bir şey ifade etmiyor. O adanmışlık istiyor ve bunu ona vermeyen herkesin peşine düşüyor. Eskilerin Niccolo Machiavelli'sinin dediği gibi, korkulmak sevilmekten çok daha iyi. Ya da Voltaire'in Candide'sinden alıntı yaparsak (Trump'ın pek yapmadığı gibi); pour encourager les autres (diğerlerini yüreklendirmek veya caydırmak için verilen ceza veya yapılan fedakarlık anlamına gelen, genellikle ironik olarak kullanılan ifade -çn.) Fransız yazarın amirali gibi ölüp gitmektense hizada kalmak daha iyi.

Iowa'dan önce, Trump'ı eleştirdiği bilinen Kongre üyelerinde onu desteklemeye yönelik bir telaş vardı. Rüzgarın hangi yöne estiğini görebiliyorlardı ve tarihin yanlış tarafında yer almaktan korkuyorlardı. Trump sırıttı ve sırdaşlarından birine şöyle dedi:

Görüyorsun, nihayetinde hep diz çöküyorlar.

Her zaman böyle olur.

Jon Sopel, BBC'nin eski Kuzey Amerika Editörü ve halihazırda Global'deki The News Agents podcast'ini sunuyor



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Ağaç

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU